AKP kongresi ile ilgili haberleri, izlenimleri okuduktan sonra
biraz da internetten görüntüleri izledim.
Bunu yapmamın nedeni hafta sonunda Formsante dergisinin Bodrum
Kempinski’deki partisinde perhizimi bozduğum için kendimi
cezalandırmak değildi.
Öyle görünüyor ki AKP bir “tek adam partisi” olarak, oraya doğru
yokuş aşağı, frenleri patlamış bir şekilde gidiyor.
Bekir Bozdağ’ın konuşması, o konuşmanın salonda bulunanların
üzerinde yarattığı etki bu partide bir tek adam kültünün oluştuğunu
ve artık bunun kolay kolay değiştirilemeyeceğini de ortaya
koyuyor.
Toplumumuzun, bir sultana kul olma geleneğinden beslenen karizmatik
ve otoriter lidere tapınma eğilimi, bu kez Recep Tayyip Erdoğan’ın
şahsında vücut bulup AKP’yi teslim alıyor.
Bozdağ’ın konuşmasındaki şu sözler, basit bir “yağcılık” olarak
görülmemeli:
“AK Parti, Tayyip’in partisidir ve var oldukça da Tayyip’in partisi
olacaktır.”
Bu parti, artık her şeyiyle Recep Tayyip Erdoğan’ın mülkü haline
dönüşmüş bulunuyor ve onun kafasındaki tek adam rejiminin aygıtı
olma görevini üstlenmeye de hazır.
Bozdağ’ın, Erdoğan’a hitaben söylediği şu sözler, bana 28 Şubat’ın
“Orduya sadakat görevimizdir” sloganlarını hatırlattı: “Size
sadakatle, açtığınız yolda, gösterdiğiniz istikamette bu kutlu
yolda, yolculukta yürümeye azimle devam edeceğiz.”
Erdoğan’dan gelen mesaj okunurken, bütün salonun İstiklal Marşı’nı
dinler gibi ayağa kalkması ise bütün bu bağlılık gösterisinin
zirvesiydi.
Peygamber’e gelen vahiyler okunurken bile ayağa kalkmayan
insanlardan söz ediyoruz!
Merak ettim, mesajı okunurken ayağa kalkan o insanlar, Reis’in
kendisi gelip o nutku okumaya kalksaydı ne yapacaklardı?