ANAYASA Mahkemesi, bir bireysel başvuru üzerine çok önemli bir
karar verdi.
Karar, üzerinde çok tartıştığımız ve olmamasından yakındığımız
basın özgürlüğü ile ilgili.
Mahkeme kararında şöyle deniliyor:
“Bir basın suçundan dolayı hapis cezası verilmesinin, gazetecinin ifade ve basın özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.”
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği bu karar, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) daha önce benzer davalarda verdiği
kararla uyumlu.
AİHM, birçok kararında “ceza tehdidinin varlığının bile basın
özgürlüğünü engellediğini” söylüyordu.
Normal olarak gazetecilerin, yazdıkları, çizdikleriyle ilgili olarak savcılığa ifade için bile çağrılması, bir tür ceza tehdidi olarak kabul edilmeli.
Nitekim AYM kararında, hükmün açıklanmasının geriye bıraktırılmasının da bir cezalandırılma endişesi yaratarak basın özgürlüğünü engelleyeceğini söylüyor.
AYM kararından sonra bireysel başvuruyu yapan gazeteci Orhan Pala ile ilgili dava yeniden görülecek.
Normal olarak mahkemenin, AYM kararına uyması gerekiyor ama dediğim gibi “normal olarak”!
Bu ülkede mahkemelerin ve savcıların bugüne kadar defalarca AİHM ve AYM kararlarına aykırı hareket ettiklerini çok gördük.
Onun için “Uygulamayı da görelim” diyorum.
Uygulamayı görmek için de çok beklemeyeceğiz, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun açıklamasına göre 150 gazeteci tutuklu olarak hapishanelerde bulunuyor.
Çoğu hakkında iddianame bile yazılmamış durumda, tutukluluğu bir ceza olarak çekiyorlar.