Hürriyet Pazar’ın İzmir özel dosyası için benim de payıma bir Lucien Arkas portresi yazmak düştü. Urla’ya ve Ege’nin laciverdine tepeden bakan güzel evinde bir gün geçirdik. 61 şirketinde yaklaşık 7 bin kişiye istihdam sağlayan başarılı bir kariyer adamı o. Çalışkanlığının yanı sıra muzip halleri, oyun oynamayı seven yapısı, farkını ortaya koyan hobileriyle de gerçek bir İzmirli. İzmir’in dalgacı ve neşeli insanlarından biri...
Urla’ya ve doğal olarak Ege’nin laciverdine tepeden bakan evle
ilgili çok şey duymuştum. Kıskançlıkla yapılmış çekiştirmelerden
daha çok, hayranlık ifade eden konuşmalar ve gazetelerde
yayımlanmış haberlerdi bunlar.
Şöyle bir manzara hayal edelim: Toskana kırsalında bir tepenin
üzerindeyiz. Aşağıya, sahile doğru göz alabildiğine uzanan zeytin
ağaçları var. Tepedeki evin içine giriyorsunuz; salonundan
baktığınızda, gözleriniz Versailles Sarayı’nın bahçesinin bire bir
yapılmış küçük bir kopyasından lacivert bir denize doğru hiçbir
engele takılmıyor.
Bahçeden evin yan tarafına geçince bu kez bir Japon bahçesinde
buluyorsunuz kendinizi. Sular şırıl şırıl akıyor, Urla’nın
ikliminde yaşamakta zorluk çekmeyecek ağaçlarla çevrili bir Japon
bahçesi bu.
Aşağıya inince sizi bir gülistan karşılıyor; bu kadar gülü en son
çocukken babamla Isparta’ya gittiğimde bir arada görmüştüm.
Lucien Arkas, Türkiye’nin en büyük gemi filosunun sahibi. 60’a
yakın gemisi, 500’den fazla kamyonu var. Yeni hevesiyse trenler...
Fotoğraflar:Sebati KARAKURT
Evin sahibi Lucien Arkas.
Hürriyet Pazar’ın İzmir özel dosyası için gazetedeki çocukların
peşine takılınca, benim de payıma bir Lucien Arkas portresi yazmak
düştü. “Niye Arkas’la konuşmam gerekiyor” diye sordum; “İzmir’e
âşık! Bu dosyayı tamamlar” diye yanıtladılar.
Lucien Arkas, aslına bakarsanız tam olarak büyümemiş bir erkek
çocuk. Bunu bana düşündürten al al yanakları, muzip halleri,
beklenmedik şakaları, afacanlığı değil sade...