Burada okuyunca inanmanız güç gelecek ama istatistiksel olarak anlamlı: Varlığını bilmediğimiz bazı güdülerin etkisi, seçimlerimizde önemli roller oynuyor. “Bu adam bu kızda ne buldu? Prenses gibi kız, bu iğrenç adamla nasıl bir arada?” diye sormadan önce bir aynaya bakın derim...
Geçen haftaki sohbetimizde aklımız “hayır” derken, gönlümüzün
neden “evet” dediğiyle ilgili olarak örtülü benlik kavramına
değinmiştim.
2004’te psikolog John Jones ve meslektaşları Georgia eyaletinin
Walker ve Florida eyaletinin Liberty bölgelerinden 15 bin evliliğe
ilişkin kayıtları incelediler.
Bulgularına göre isimleri, kendi isimlerinin ilk harfiyle başlayan
kişilerle evlenenlerin sayısı istatistiki olarak ‘şans–tesadüf’
olarak açıklanamayacak kadar yüksek bir orandaydı.
Ahmet’in Ayşe ile, Mehmet’in Mine ile, Recep’in Remziye ile
evlenmesi gibi bir durum bu.
Türkiye’de de benzer bir araştırma yapılsaydı acaba ne çıkardı?
Psikologlar bunun sadece harflerle ilgili olmadığını
söylüyorlar.
İşin aslı, evlenmek için seçilen kişinin, seçene kendisini
hatırlatıyor olmasında.
İnsanlar kendi yansımalarını başkalarında bulmayı seviyorlar.
Aynı burçtan olduğumuzu öğrendiğimiz kişiye nedensiz bir yakınlık
hissetmemiz gibi bir durum bu da.
Araştırmayı yürütenlere göre bu durum bilinçdışı bir ‘öz
sevgi’.
Yakın ve aşina bulduğumuz şeylere karşı duyulan bir tür rahatlık ve
‘örtülü benlikçilik’ olarak tanımlanıyor.
Örtülü benlikçilik sadece eş seçiminde ortaya çıkmıyor.
Bunu kanıtlamak için araştırmacılar iki hayali çay markası
yaratmışlar: Tomeva ve Lauler.
İsimleri Tommy olan katılımcılar lezzet testinde çayları
koklamışlar, tatmışlar, damaklarında gezdirmişler, bir tadımda ne
yapılması lazım geliyorsa hepsini yapmışlar ve tercihlerini
belirlemişler: Tomeva!
İsimleri Laura olan katılımcılar da aynı süreçten ge&c...