FRANZ Kafka yaşamı boyunca dört kere âşık olmuştu. Hiçbiriyle evlenemedi, sonu ayrılıkla biten aşklardı bunlar.
İlk âşık olduğu kadın, Felice Bauer ile 1912’de yakın arkadaşı Max Brod’un evinde tanışmıştı.
Brod’u hayırla yâd etmek gerekiyor ki Kafka’nın kendisine yaptığı “Ben ölünce yazdığım her şeyi yak” vasiyetini dinlememişti. Kafka’nın birçok eserinin günümüze kalmış olmasını sağlayan Brod’un vasiyete ihanetiydi.
1919’da, sinemada gördüğü bir başka kadına âşık oldu: Julie Wohryzek.
Milena Jesenka’ya âşık olup, onunla mektuplaşmaya başlaması, hemen ertesi yıla denk geliyor.
Cafe Arco’ya, en sevdiği şeyi, üzerine adeta bir krema dağı sıkılmış sıcak çikolatayı içmek için gitmiştir ve bir masada tek başına oturmaktadır.
Masasına gidip tanışma cesaretini Milena gösterir, ne de olsa bir gazeteci tabii!
Milena, Kafka’nın Almanca yazdığı eserlerini Çek diline çevirmek istediğini söyler, karşılıklı adreslerini verirler.
Milena, Kafka’dan 12 yaş küçüktü ve evliydi. Ancak bu, büyük bir aşk ile mektuplaşmalarına engel olmadı.
Dördüncü ve son kadının, Dora Diamant’ın, Kafka’nın hayatına girmesi, yaşamının son aylarına rastlıyor.
Dora, aslında âşık olduğu kadınlar içinde en ilginciydi.
Komünist bir Yahudi olarak hem Hitler’den, hem de Stalin’den çekmişti.
Kafka’nın ölümünden yıllar sonra, 1929’da komünist partisine üye olur ama Gestapo tarafından yakalanınca, kaçıp Moskova’ya sığınır. Stalin de birçok komünist Yahudi’ye yaptığını yapar, onu Sibirya’da bir kampa kapatır. 20 yıl kaldığı kamptan dönerken hâlâ Marksisttir ama!
İlişkileri, 13 Temmuz 1923’te başlar, Kafka’nın öldüğü 3 Haziran 1924’e kadar bir yıl sürer.