CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan ile Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev görüşmesinden sonra 8 maddelik bir "İslami yakınlaşmaya ilişkin ortak bildiri" yayınlanmış.
Dün bununla ilgili haberi Hürriyet’te okurken, Türkiye’nin siyasal İslamcılarının nasıl bir hayal dünyası içinde yaşadıklarını bir kez daha düşünme fırsatını buldum.
21. yüzyılın ikinci 10 yılı da bitiyor ve bizim hayalciler hâlâ “İslam ümmeti için siyasi platform” arayışı içindeler.
Böylece “İslami dayanışma ruhuyla” dünyanın ve özel olarak da İslam ülkelerinin arasındaki meseleleri çözebileceklerini zannediyorlar.
Bu gerçekçi bir yaklaşım olabilir mi? Yaşadığımız dönemin gerçekleriyle, böyle bir beklenti ne kadar uyuşabiliyor?
İslam tarihi, güç ve iktidar mücadelesi söz konusu olduğunda, en büyük cinayetlerin bile kolayca işlenebildiğine tanıklık etti. Tıpkı öteki dinlerde de olduğu gibi.
Peygamberin ölümünden sonra olan bitenleri imam hatiplerde okutmuyorlar mı yoksa?
Günümüzde de durum hiç farklı değil.
Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Yemen’de, Bahreyn’de birbirlerinin boğazını sıkanların hepsi Müslüman.
“Müslüman kardeşliği” diye bir şey yok.