SUÇ işlemek için örgüt kurmak diye bir suç var, bunu artık Türkiye'de duymayan kalmamış olmalı.
Çünkü üç kişi bir araya gelip aynı şarkıyı söylese bile bazen
savcılar bunu "örgütlü suç" kapsamına rahatlıkla sokabiliyorlar,
mahkemeler de cezayı yapıştırıveriyor.
Ama İstanbul'da iki Sulh Ceza Hâkimi, Ahmet Hakan'ı darp etmek ve
susturmak için bir araya gelen şahısların "suç örgütü" olmadığını
düşünüyor.
Bu şahıslar, eski polis memuru Yaşar Kemal Gezer tarafından bir
araya getirilmiş ve Ahmet Hakan'a "dersini vermek" amacıyla bir
plan yapmışlar. Söz konusu eski polis memuru, bu emrin "reisten"
geldiğini ve bunun için para alacaklarını da söylemiş. Sanıkların
ifadelerine göre 100 bin lira!
Demek ki bu örgütün bir de finansörü var.
Örgütteki bir diğer eski polis, eylem talimatını vermiş.
Şüphelilerden birisine de başka isimler adına üç telefon hattı
temin etme ve saldırının gerçekleştiği yerde keşif yapma görevi de
verilmiş.
Demek ki yukarıdan aşağıya bir hiyerarşik yapı var, çete üyeleri
arasında işbölümü var, emirler yukarıdan veriliyor, aşağıdakiler
uyguluyor.
Bu kişiler aralarında defalarca toplanmışlar, plan yapmışlar,
işleyecekleri suç için keşif yapmışlar.
Demek ki bir kereliğine tesadüfen bir araya da gelmemişler.
Toplantılar yapmışlar, yukarıdan emirler almışlar, kendilerine para
ve başlarına bir şey gelmeyeceğine ilişkin güvence verilmiş.
Nitekim bu süreç içinde gördük ki başlarına bir şey gelmeme
güvencesini verenler sözlerinin de eriymiş! Adamlar aranırlarken
Fatih Asayiş Bürosu'na gitmişler ama polisler onları gözaltına
almak istememiş. Çetenin şefi "Gidin şimdi alırlar" deyince de bir
daha denemişler, bu kez gözaltına alınmışlar.