PARİS'teki terör saldırısının ardından her aktör yine bildiğimiz şeyleri tekrarladı.
Terörist örgütle acımasız bir şekilde savaşılacakmış, bu bir savaş ilanıymış, terörün dini ve milliyeti olmazmış vs.
Bir sürü işe yaramaz laf salatası.
Ama bu işler böyle yürüyor. Böyle olayların ardından söylenecek
sözler muhtemelen önceden yazılmış, bir çekmecede bekliyor, zamanı
gelince çıkarılıp basına servis ediliyor.
11 Eylül saldırısından sonra Bush’un söyledikleriyle, Paris
katliamının ardından Hollande’ın söylediklerini karşılaştırın
isterseniz.
Bir-iki farklı cümle elbette vardır ama genel hatlarıyla aynı
tahlili yaptıklarını, aynı sonucu çıkardıklarını
görebilirsiniz.
Bush’un “savaş ilanı” değerlendirmesinin ardından Afganistan ve
Irak’ta neler yaşandığını gördük.
Bugün dünyanın başında bir IŞİD belası varsa, sorunları Bush
tarzıyla çözmeye çalışmanın bir sonucudur.
Hollande’ın bu saldırıyı “savaş ilanı” kabul etmesi ve buna karşı
yapacaklarının yeni ne sorunlar doğuracağını göreceksiniz.
Eline çekici alınca bütün sorunların çivi gibi göründüğü bir dünya
ve çivileri çakmak, yeni çivilerin ortaya çıkmasını
engellemiyor.
Bush ve Hollande zihniyetinin bizim coğrafyamızdaki karşılıkları da
aynı teraneyi okur: Terörün dini, milleti olmaz!
Evet, bir terör dininden söz edemeyiz, terörist millet de yoktur
ama teröristin dini de var, milleti de!