DIŞİŞLERİ Bakanlığı, İran'da, Suudi Arabistan diplomatik misyonlarına yönelik saldırılardan endişe duyduğunu açıkladı.
Evet, böyle şeylerden herkes endişe duymalı.
Kendine “devletim” diyen her yapı, ülkesindeki diplomatların ve
onların görev yaptığı binaların güvenliğini sağlamakla yükümlüdür
ve böyle saldırılara göz yumulması kabul edilebilir bir durum
değildir.
Ancak Dışişleri’nin açıklamasında Suudi Arabistan’daki idamlardan hiç söz edilmiyor.
İdam edilenler arasında, şiddeti reddeden, mücadelesini politik alanda sürdüren bir din adamı da var.
“Her zaman mazlumların yanında yer almakla” övünen bir hükümetin bakanlığının bunu atlamış olması mümkün mü?
Üstelik bir gün önce Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, siyasi idam cezalarının uygulanmasının bölge barışına katkısının olmayacağını açıklamış olmasına rağmen.
Türkiye bu konuda güçlü bir çıkış yapmalıydı ki Suudi Arabistan-İran anlaşmazlığında taraf olmadığımız açıkça ortaya konulabilsin.
Ama bunu yapmaktan imtina ettiler.
Dışişleri’nin bu konudaki tutukluğunun, Suudi Arabistan peşinde
yeni maceralara sürüklenme sonucu yaratmayacağını ümit
edelim.
Meclis’in itibarı!