İÇİŞLERİ Bakanlığı'na sunulan bir "risk raporuna" göre 20 il, 69 ilçe, 300 köy ve mahallede, seçim güvenliği ile ilgili riskler mevcutmuş.
Bununla ilgili haber dün Hürriyet'te yayımlandı.
Rapora göre 13 ilçe "yüksek riskli" bulunuyormuş ve bu ilçelerde
bombalarla tuzaklanmış mahalleler varmış.
Bu rapor, İçişleri Bakanı'nın da katıldığı bölgesel toplantılarda
tartışılmış.
Şunu merak ettim: Acaba İçişleri Bakanı, kendisine bu raporu
sunanlara ne dedi?
Mevcut İçişleri Bakanı, seçim nedeniyle kurulan hükümete dışarıdan
"tarafsız" olarak atandı.
Tarafsızlığı tartışılabilir belki ama sonuç olarak bir aydır
İçişleri Bakanlığı yapıyor.
Onun için herhalde kendisine bu raporu sunan İçişleri Bakanlığı ya
da Emniyet yetkililerine şunu sormuş olmalı:
"Kardeşim, bugüne kadar eliniz armut mu topluyordu, bu ne rezalet?
Devlet ülkenin önemli bölümüne hâkim olamıyor, mahallelere
giremiyor. Durum bu hale gelene kadar ne yapıyordunuz siz?"
Ama böyle bir soruyu sormadığına eminim.
Çünkü o da bunun nedenini biliyor.
AKP hükümeti, çatışma çıkmasın diye PKK'nın faaliyetlerine müdahale
edilmemesi talimatını
verdi, onlar da PKK'nın
bu il ve ilçelerde mevzilerini böyle tahkim etmesini seyretmekle
yetindiler.
Ve 13 yıldır iktidarda olan partinin yöneticileri ve Cumhurbaşkanı,
sandık taşımayı kanunlara aykırı bulan YSK'ya kızıyorlar.
Şunu unutuyorlar tabii: YSK'nın görevi, seçimlerin kanunlara ve
Anayasa'ya uygun olarak dürüstçe yapılmasını gözetmek.