ANTALYA’da, evet propagandası yapan 3 AKP’li kadın ile 2 CHP’li kadın arasında tartışma çıktı, tartışma itiş kakışa döndüğünde de iddiaya göre AKP’li kadınlardan birinin türbanı başından çıktı.
Neresinden baksanız aptalca bir tartışma ve aptalca bir sonuç.
Bir iddiaya göre de evet propagandası yapanlar, dağıttıkları broşürü almak istemeyen iki kadına laf atınca kavga çıkmış. Bir diğer iddia ise tam tersi, CHP’li kadınlar broşür dağıtanlara saldırmış.
Hangisi doğru olursa olsun tabii ki kınamalıyız, tabii ki bir siyasi propagandayı bile kavgaya dönüştüren kültürü eleştirmeliyiz.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da bunu fırsat bildi.
“Hayırcılar, evet standına saldırdılar, başörtülü bir kızımızın başörtüsünü çıkardılar” dedi.
Böyle olmadığını, başörtüsünün itiş kakış sırasında tesadüfen çıktığını söylüyor tanıklar.
Ama siyasal İslam geleneğinde bunun bir önemi yok.
Önemli olan, üzerinde kıyamet koparacakları bir şeyler olması. Gerçek ya da yalan fark etmiyor.
Hatırlarsınız, Gezi gösterileri sırasında “Kabataş’ta üstleri çıplak, deri pantolonlu, başı bandanalı, eli eldivenli bir grup erkeğin bir türbanlı kadına saldırıp üzerine işediği, bebeğini havaya fırlattığı” yalanını uydurup günlerce kullanmışlardı.
Söz konusu olan dini siyasi amaçlara alet etmek ise olayın gerçek olup olmaması bir teferruattan ibaret kalıyor tabii.
Bu arada CHP’li kadınların mahkemeye çıkarıldıklarını, adli kontrol şartıyla serbest kaldıklarını, halkı kin ve düşmanlığa yöneltmekten yargılanacaklarını da belirteyim.
Memleketin savcıları da artık çifte standartlı demek ki.
Hatırlıyor musunuz, 14 Mart Kadınlar Günü’nü anmak için Bilgi Üniversitesi’nde stant açan bir grup genç kıza, elleri bıçaklı bir grup saldırmış, kızları dövüp yerlerde sürüklemiş ve sonra savcılığın talimatıyla daha karakoldan serbest bırakılmışlardı.