Hayatta ne yaptıysam bir kadının gözüne girmek için yaptım. Anneannem, annem ve ablamdan başlayarak, ilkokul öğretmenime ve sonra varlıkları sayesinde hayatımı güzelleştiren kadınlara kadar. Yaşamımıza giren bazı kadınlar iz bırakmakla kalmaz, ‘kafanıza çivi çakar’. Böyle bir kadını tanımak için onunla flört etmek gerekir.
Milli Eğitim Bakanlığı, imzaladığı bazı protokollerle bazı
vakıfların okullarda konferans, seminer gibi etkinliklerle ‘eğitime
katılmasının’ yolunu açmıştı. Bu vakıflardan biri de Türkiye
Gençlik Vakfı imiş ki TÜGVA kısaltmasıyla da maruf.
Vakfın yayın organı ‘Fikirname’ adını taşıyor. Bu dergide Salih
Eğridere isminde bir mütefekkir, ‘Karşı Cins Rehberi’ isimli bir
makale ile gençlere öğütler veriyor.
Anafikri şu: “Zaruri bir durum olmadıkça karşı cinsle konuşmaktan
kaçınmak gerekir. Çünkü muhabbetin nereye gideceğini kestirmek
zordur.”
‘Zaruret’ durumu nasıl anlaşılacak? Hangi durumu zaruri kabul edip
karşı cinsten gençlerin birbirleriyle konuşmalarına hoşgörüyle
bakacağız? Hangi durumlarda bu konuşma bir zaruretten değil de o
anlık keyiften kaynaklanıyor olacak?
Karmaşık bir soru gibi görülüyor ama Eğridere, çözümü yazmış:
“Mecburen muhatap olacağınız karşı cinsle gerektiği kadar ve
ciddiyetimizi takınarak konuşup müsaade istemeliyiz.”
İnternet ‘temasları’ konusu da var tabii: “İnternet üzerinden
yazışarak yapılan tüm münasebetler de bizi çekebileceği yer
bakımından çok tehlikelidir. Bu konularda da hassas olup
yaklaşmamak durumundayız.”
Eğridere Bey şu öğüdü de ihmal etmiyor: “Karşı cinsin dayanılması
zor bir imtihan olduğunu unutmadan, şeytanın tuzaklarına karşı
Allah’tan bizi korumasını dilemeliyiz.”
Günümüzde gençler bu öğütleri dinlerler mi, bir kulaklarından giren
bu öğütler öbüründen çıkar mı?
Bir genelleme yapmak istemem ama nispeten muhafazakâr insanların
daha çok ziyaret ettiği Haliç kıyılarında bu pazar günü küçük bir
tur atars...