İSTANBUL Valiliği, on yıldır olaysız şekilde gerçekleştirilen LGBTİ yürüyüşüne geçen yıl olduğu gibi bu yıl da izin vermedi.
Valilik, neden izin verilmediğini şöyle açıklıyor: “Başta
katılımcılar olmak üzere vatandaşlarımızın güvenliği ve kamu düzeni
gözetilerek anılan günlerde bu yönde bir toplantı ve gösteri
yürüyüşü tertip edilmesine izin verilmeyecektir.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin İstanbul’daki en üst yetkilisi İstanbul
Valisi.
Ve bu Vali diyor ki “Katılımcıların ve vatandaşların can güvenliği
tehlikeye girer, onun için yürüyüş yaptırmam!”
İyi de o zaman senin Vali olarak bu kentte ne işin var?
Emrinde bu kadar polis var. Artık istersen askeri de kent içine
yardıma çağırma olanağın var.
İstihbarat olanakları elinde, olay çıkarma olasılığı olanları bulup
olay çıkarmalarını önlesene. Olay çıkaracak magandalar kendilerini
itiraf etmişlerdi zaten, onları yakalasana.
Ama hayır, bunu yapmıyor. Kendi beceriksizliğinin bir itirafı
olarak güvenliği sağlayamayacağını söylüyor.
Ve bu şehrin otelcisi, esnafı gelmeyen turistin yolunu
gözlüyor!
İyi de Vali bizzat güvenliği sağlayamayacağını kendisi itiraf
ederken, turist neye güvenip de İstanbul’a gelsin?
LGBTİ Onur Yürüyüşü, her yerde olduğu gibi İstanbul’da da renkli
görüntüler veriyordu.
Bu yürüyüşün güvenle yapılmasını sağlamak, patlayan bombalarla
güvenilir kent imajı sarsılan İstanbul’un, normal, yaşanılabilen,
herkesin rahatça kendisi gibi olabildiği bir kent olduğunu dünyaya
göstermenin en iyi yoluydu.
Bu görüntüler dünya televizyonlarında, gazetelerde yayınlandığında
vereceğiniz bin demeçten daha etkili bir mesaj iletmiş olurdunuz
dünyaya.
Ama içinizdeki önyargılar bu gerçeği görmenizi engelledi.
İstanbul, BBC World’de üçüncü haberdi! İslamcıların ve polisin el
ele verip LGBTİ yürüyüşünü engellediği haberiyle!
YOK ÖYLE ÜÇ KURUŞA BEŞ KÖFTE!
ADALET Bakanı Bekir Bozdağ, dokunulmazlıkları kaldırılan
milletvekillerine öğüt verdi:
“Zorla alınırken fotoğraf verelim düşüncesi varsa fevkalade yanlış
olur.”