KOZA-İPEK Grubu'na kayyum atanmasındaki asıl amacın medya grubuna el koymak olduğunu dün yazmıştım.
Kayyumların ilk icraatları da bunu doğruluyor.
Kayyumlar ilk günden polis marifetiyle yayın kuruluşlarına girdiler
ve önce televizyonlara el koydular.
Bunun ardındaki adım grubun gazetelerindeki muhalif yazarların ve
gazetecilerin temizlenmesi olacak. Bu da artık açıkça
görülüyor.
Türkiye, geri dönüşü olmayacak bir şekilde hızla hukuk devleti
olmaktan uzaklaşıyor.
Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adamlık hevesinin ve iktidarını her
şart altında koruma arzusunun bir sonucu bu.
Artık Türkiye’de kimsenin malının mülkünün bir garantisi yok.
Bir savcı üç bilirkişiye sizin hakkınızda bir rapor hazırlatıp Sulh
Hâkimi’ne gidebilir ve malınız mülkünüz müsadere edilebilir.
Mülkiyet hakkının delinmesi anlamına gelen bu uygulama havuz
medyasında alkışlarla karşılandı.
O kadar sevinmeden önce bilirkişi raporunu bir okumalarını
öneririm.
Yarın devran değiştiğinde o raporda yazılı gerekçeler, havuzlara
akıtılan paralarla beslenen medya gruplarına da kolayca el
konulmasına neden olabilir.
“Bize olmaz” demesinler, bir zamanlar kucak kucağa oturdukları
cemaat de hukuk dışı uygulamalarını eleştirdiğimizde aynı şeyi
düşünüyordu.
Hukuk bir kere ayaklar altına alındığında buna ses çıkarmazsanız, o
hukuka ihtiyaç duyduğunuzda eliniz böğrünüzde kalakalırsınız.
Benden uyarması.
Çıplak adamlar ‘his’ten ibaretmiş!
KABATAŞ Gelini’nin kayınpederi AKP’li Bahçelievler Belediye
Başkanı da konuştu. “Gelinimin bazı basın organlarına yapmış olduğu
açıklamalar, o günlerde hissettikleridir” dedi.
Yani 60-70 kişilik üzerleri çıplak, deri pantolonlu, eldivenli,
başlarında siyah bandanalar olan, bir kadını dövüp bebeğini havaya
fırlatan sapıklar, bir “his”ten mi ibaretmiş?