Ama bunu tercih etmedim. İstasyonu geçip, St. James’s Park’a girdim, her türden su kuşlarını ve gelip geçenlerden atıştırmalık bekleyen sincapları seyrederek parkın diğer ucundan çıktım.
Bunu yapmamın nedeni parktan Trafalgar Meydanı’na doğru yürürken yolumun üzerine çıkan bir heykel.
Büyük kâşif Kaptan James Cook’un heykeli bu. Çocukluk hayallerimin en büyük kahramanlarından birine “Günaydın” demek hoşuma gidiyordu, o beni hiç duymasa, oradan gelip geçtiğimi fark etmese bile!
Kaptan Cook ile tanıştığımda ilkokul beşinci sınıfın “bitirme imtihanlarını” yeni tamamlamıştım. O vakit öyleydi. Ortaokul ve lisede de bitirme sınavları vardı. Bütün derslerden son bir kez sınava giriyorduk. Tesadüf hepsine son giren kuşak da bizler olduk.
Hayalci bir çocuktum ve babamın bana Ankara’dan getirdiği “Kâşifler ve Mucitler Ansiklopedisi” bu özelliğimi kışkırtan bir etki de yaratmıştı.
Çocukluğumun Antalya’sında hayal kurmak için de her şey mevcuttu...