BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul'daki merkezinde
bayramlaşırken bir konuşma yaptı.
Konuşma nedeniyle "gaza gelen" partililer şöyle bir slogan
attılar:
"Ahmet Hoca, götür bizi Osmanlı'ya."
Bunun üzerine Başbakan Davutoğlu da şöyle bir yanıt verdi:
"İnşallah Osmanlı'nın düzenini, adaletini bugünlere ve yarınlara
getireceğiz."
Bu arkadaşlarda derin bir Osmanlı hayranlığı var.
Adeta, saltanatın yıkılıp Cumhuriyet'in kurulmuş olmasına
üzülüyorlar, akılları hayalleri Osmanlı'ya geri dönmekte.
Ama Osmanlı'nın hangi dönemine dönmek istiyorlar, orası pek belli
değil.
Fatih ve Kanuni dönemine dönmek istediklerini varsayıyorum, çünkü
hem o dönemler dışarıdan bakıldığında sanki daha parlakmış gibi
görünüyor hem de fetihten dolayı Fatih'ten daha çok hoşlandıklarını
da biliyoruz.
Ama işin ilginci şu ki mesela "adalet" ve "düzen" o dönemlerde
bugünkü gibi anlaşılmıyordu.
İktidar için kardeşlerinin kafasını kesmek, evlat boğdurmak "adil
bir davranış" gibi görülebiliyordu.
Daha da fenası, Avrupa o dönemde Rönesans ve reform ile büyük bir
devrimi yaşarken, Osmanlı daha hâlâ bir önceki yüzyılda kalmış
gibiydi.
Ne ordusunu yenileyebilmişti ne üretimde yeni yöntemleri
kullanabiliyordu ne de bütün bunların gerçekleşmesini sağlayacak
şekilde merkezi otoritenin vatandaşlar karşısında geriletilebilmesi
söz konusuydu.
Kapitülasyonlar da Kanuni'nin yüce gönüllülüğünden değil, giderek
değişen Avrupa'nın gerisinde kalmaya başlamaktan
kaynaklanıyordu.
Sonrası daha da kötü.
Avrupa sanayi devrimindeyken, Osmanlı hâlâ bir önceki çağın üretim
biçimlerine takılıp kalmıştı. Bir toplumu değiştirip dönüştürecek
eğitim ve hukuk gibi konularda çağının çok ama çok
gerisindeydi.
Nitekim bu nedenle giderek geriledi ve sonunda da kaçınılmaz bir
şekilde çöktü.
Osmanlı'yı ayakta tutmak için girişilen reform hareketleri, her
seferinde dini bağnazlığa takıldı.
Yani diyeceğim o ki AKP'li arkadaşlar, Ahmet Hoca'nın sizi
götürmesini istediğiniz yer o kadar da matah bir şey değil!