Fetullahçıların, yurtdışında bir diyaspora oluşturma çabalarına
değindi, bununla mücadele edilmesinin gerekliliğinin altını
çizdi.
Bu söyledikleri bir gerçeğin ifadesi.
Fetullahçıların amaçları belli:
Yurtdışındaki bağlantılarını ve ilişkilerini kullanarak, darbeye
kalkışmış olduklarını perdelemeye, Türkiye aleyhine bir kamuoyu
oluşturarak Türkiye’ye iade edilmeleri tehlikesini bertaraf etmeye
çalışıyorlar.
Bakan Albayrak, “(Fetullahçıları) gittiğiniz ülkelerde
görüyorsunuzdur. Yerinizde olsam zor sabrederim, gördüğüm yerde
boğazlarım yani” diye sözlerine devam etti.
Tabii Bakan’ın birisini elleriyle boğazlama ihtimali de düşük,
insanlara “fiilen bu eylemi önermediğini” de düşünmek
istiyorum.
Ancak şunu söylemeliyim ki bu tür konuşmalar, hele de bakan
düzeyinde yapılırsa bu Fetullahçıların çizmek istedikleri Türkiye
portresini güçlendirir.
Türkiye’deki idamın geri getirilmesi tartışmalarını da hatırlatarak
“Görüyorsunuz işte, orada bizi elleriyle boğacağından söz eden
bakanlar bile var” propagandasına gaz verirler.
Öte yandan Bakan’ın bu sözleri, modern bir devletin suçlular
karşısında takınacağı tavır da değildir.
Bir hukuk devletinde suç ve ceza kanunlarla belirlenir.
Fetullahçıların işledikleri suçun karşılığında ne tür cezalara
çarptırılabilecekleri de kanunlarda yazılı.
Mahkemeler de bunun uygulanması için var zaten.
Bu türden “kişisel intikam” sözleri, kabile devletlerinde belki
uygulanabilir ama hukuk devleti intikam almaz.
Dediğim gibi suçu cezalandırır ama bunu yaparken intikamcı bir
tavır içinde olmaz.
Çün...