MEMLEKETİN bir bölgesinden her gün içsavaş görüntüleri geliyor.
Yanmış, yıkılmış binalar, harap olmuş kentler.
Her gün şehit haberleri birbirini izliyor.
Özyönetim kuruyoruz denilerek hendeklere, barikatlara sürülen yüzlerce genç insan ölüyor.
Evinden hastaneye gitmek ya da ekmek almak için çıkan insanlar keskin nişancıların hedefi oluyorlar.
Ölüler gömülemiyor, evlerde bekletiliyor ki sokağa çıkma yasağı kalktığında insanlar ölülerine son vazifelerini yerine getirebilsinler. Savaşta bile yaşanmayacak bir durum bu.
İnsanlar kitleler halinde evlerini terk ediyorlar, binlerce esnaf iflas etti, bölge ekonomisi tamamen çökmüş durumda.
PKK, kazanamayacağını gayet iyi bildiği savaşı sürdürmek için genç insanların kırılmasını, ölüp gitmesini istiyor.
Sadece onların değil, askerlerin, polislerin de ölüyor olmaları derdi değil.
Devlet desen zaten en iyi bildiği şeyi yapıyor, hazırlanmasına göz yumduğu durumu ortadan kaldırmak için sokağa çıkma yasaklarıyla, ağır silahlarla yükleniyor.
Ve Kürt politikacılar batıda yaşayan insanları suçluyorlar, bölgedeki acılara ilgisizler diye.
Buna fırsat verildi mi, demokratik bir talep mi var ortada ki batıdaki insanlar suçlanıyor?
Silahla ilan edilen ve tehditle sürdürülen bir talebin nesini destekleyecek batıdaki insanlar?
Her şey bizi bir bölünmeye doğru götürüyor.
AKP hükümetinin başından beri yanlış olan bu konudaki politikasının
sonucu bu.
Bölgedeki halkın demokratik taleplerine yanıt vermek yerine, sırf oy hesaplarıyla oturup Apo ile pazarlık etmenin ve durumu idare edeceğini zannetmenin bizi getirdiği yer burası işte.
‘Genişleyen soruşturma’ ne durumda?