HAVUZ gazetesinin kim olduğunu açıklamadığı "askeri kaynaklarına" göre, PKK'nın Suriye kolu PYD'nin Tel Abyad'ı ele geçirerek, sınıra paralel bir şekilde Akdeniz'e doğru ilerlemesi IŞİD'in sınırlarımızdaki varlığından daha tehlikeli bir gelişmeymiş.
Bu "askeri kaynaklar" IŞİD'in 2–3 yıl içinde yok olma
ihtimalinin yüksek olduğunu, buna karşılık Suriyeli Kürtlerin
sınırda kuracağı bu tampon bölgenin kalıcı olabileceğini
düşünüyormuş.
Havuz gazetesinin AKP'nin yarı resmi yayın organı gibi çalıştığını,
bu gazetedeki siyasi komiserlerin izni olmadan herhangi bir haberin
yayınlanmadığını biliyoruz.
Zaten gazeteyi de Cumhurbaşkanı'nın AKP'den milletvekili seçilen
damadının kardeşi yönetiyor.
Onun için kaynağı belli olmayan bu haberin bu gazetede yayınlanmış
olması anlamlı.
Böylece Erdoğan'ın, Kobani, IŞİD kuşatması altındayken neden
"Kobani düştü düşecek" diye sevindiğini daha iyi anlıyoruz.
Belli ki iktidar, Suriye'de sınır komşumuzun IŞİD olmasını tercih
ediyor.
Bu da zaten bir sır değil artık.
MİT TIR'larının durdurulması ile ilgili davada "casusluktan"
tutuklu yargılanan savcı Özcan Şişman'ın mahkeme ifadesi de bazı
devlet görevlilerinin IŞİD ile gayriresmi temas içinde olduğunu,
personel ve silah sevkıyatına en azından göz yumulduğunu
gösteriyor.
Savcı ayrıca Cilvegözü Sınır Kapısı'nda patlatılan bombada olaya
karışan Suriyeli istihbarat görevlilerinin, SIM kartlarını bir MİT
muhbirinin temin ettiğinin tespit edildiğini de anlatıyor.