OLAĞANÜSTÜ kongre tartışmaları nedeniyle MHP gündemde önemli bir
yer işgal ediyor.
Meral Akşener’in genel başkan seçilmesi halinde bu partinin
oylarının artacağından söz edenler var.
Bu mücadeleden Devlet Bahçeli galip çıkarsa MHP’nin baraj altında
kalacağını gösteren bazı seçim araştırmaları da gördüm.
Buna karşılık Akşener’in genel başkanlığının, bir “erkek partisi”
olan MHP’ye kadın seçmenin ilgisini çekebileceğini gösteren
araştırmalar da var.
Hangisinin olacağını bugünden bilemiyoruz tabii.
Ama bugün dikkatinizi çekmek istediğim konu, Yargıtay’ın kararını
hâlâ verememiş olması nedeniyle bu sorunun yanıtının gecikmesi
değil. Siyasi partileri var eden asıl şey, temsil ettikleri
ideolojinin toplumdaki karşılığının boyutlarıdır.
Savunduğunuz ideolojik değerler, toplumun önüne koyduğunuz model,
eğer toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmiyorsa, genel başkanınızın
kim olduğunun da önemi yoktur, kaç tane daha kongre
toplayacağınızın da bir önemi yoktur.
Bizimki gibi Doğu toplumlarında lider karizmasını, lider etkisini
ihmal ediyor değilim.
Elbette böyle liderlere sahip partiler, savundukları ideolojinin
toplumsal karşılığından daha büyük oylar da alabiliyorlar.
Ama bu gelip geçici bir durum olabilir, kalıcı bir siyasi varlık
için bundan çok daha fazlası gerekir.
Bugün MHP’nin temsil ettiği ideolojik değerleri,
milliyetçi–mukaddesatçı ideolojiyi MHP kadar güçlü olarak savunan
bir iktidar partisi var.
MHP ne kadar milliyetçiyse, o da aynı iddiada.
MHP ne kadar mukaddesatçıysa, o ondan da fazla üstelik!