CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD’da yaptığı konuşmada
olağanüstü halin kaldırılmasını isteyenlere “Her şey huzura, refaha
kavuşmadan biz OHAL’i kaldıramayız” dedi ve ekledi:
“İşte şu anda Güneydoğu’da, Doğu’da dağlar, mağaralarla dolu.
Yerlerin altına şehirler kurulmuş ve bu şehirlerde mühimmat
istemediğiniz kadar. Ve buralarda bu insanlar o bölgeyi nasıl ele
geçirmişler, bunu anlamak mümkün değil.”
Cumhurbaşkanı’nın bu “anlayamadığını” söylediği durumun nasıl gerçekleştiğini anlatmaya çalışacağım.
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Güneydoğu ve Doğu’da yıllardır süren ve sayısız cana mal olan terörü bitirmeye karar vermişti.
Bunun için adına önce “Kürt açılımı” sonra “barış süreci”, daha sonra da “kardeşlik süreci” gibi isimler verdiği bir politikayı uygulamaya koymuştu.
Hapishanede bulunan ayrılıkçı örgütün kurucusu ve şefi ile pazarlıklar yapmış, PKK’nın silah bırakması ve yurtdışına çıkması karşılığında bazı “açılımlar” yapılacağını söylemişti.
Bu çerçevede de askere ve polise, bölgedeki PKK’nın yolundan çekilmesi talimatı da verilmişti.
Valiler, askerin operasyon izni isteklerini geri çeviriyorlar ve bir çatışma ile can kayıpları yaşanmaması için PKK’nın faaliyetlerini görmezden geliyorlardı.
Hatırlarsınız, valilerin sadece 2014 yılında, askerin istediği 290 operasyon izninden sadece sekizine izin verdikleri de gazetelere yansımıştı.
O günlerde neler olduğunu yetkili isimlerin ağzından da aktarabilirim aslında, hepsini tek tek not etmiştim:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Bunlar (PKK) çözüm sürecini silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar.”
Müstafi Başbakan Ahmet Davutoğlu: “PKK silah bırakmadı, çekilmedi. Geçen sene 30 Eylül’de bile bize verilen sözler yerine getirilmediği halde demokratikleşmeden hız kesmedik. Neydi bize verilen söz? Mayıs ayında silahlarını bırakıp çekileceklerdi. Silahlarını bırakmadılar, çekilmediler.”