Fethullah Gülen cemaati ile ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'ndan Fethullah Gülen'in açıklamalarının engellenmesini istedi.
Savcılığın görüşüne göre, Gülen, Türkiye'deki adamlarına
talimatlarını televizyonları, internet siteleri ve gazeteleri,
dergileri aracılığıyla iletiyormuş.
Onun için savcılık da Ulaştırma Bakanlığı'ndan "Gülencilere ait
televizyonlar, radyolar, internet siteleri ve basılı yayınlarının,
topluma ulaştırılmasında devlet imkânlarının kullanılmasının
engellenmesini" istiyor.
Daha açık bir ifadeyle, savcılık Anayasa ile teminat altına alınmış
basın özgürlüğünün bir "idari karar" ile yok edilmesini talep
ediyor.
Savcı Bey'e Anayasa'nın 26, 27, 28, 29, 30 ve 31. Maddelerini
dikkatle bir daha okumasını öneririm.
Savcı kuşkusuz ki bu maddeleri benim kadar biliyordur, bir hukukçu
olarak uygulamanın da içinde olduğu için benden çok daha fazlasını
da biliyor olmalı.
Ama buna rağmen Anayasa ile teminat altına alınmış bir hakkın
kullanılmasının engellenmesi için idari karar isteyebiliyor.
Türkiye'de hukukun, egemenlerin keyfine göre uygulanmasına
alışkınız.
Değişen şey sadece adalet sistemimizin geleneksel şamar oğlanı
sayılması lazım gelen sosyalistlere ve Kürtlere bir de
Fethullahçıların eklenmiş olması.
Fethullah Gülen cemaatinin devlet içinde örgütlenmesi, devlete
paralel bir yapı oluşturması, hukuki zorlamalarla insanları
dinlemesi vs. elbette takip edilmesi gereken bir suçtur.