BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, geçenlerde "Fikir Sofrası" isimli bir toplantının konuğu oldu.
Bizim memlekette genellikle sesi daha yüksek çıkanların oluşturduğu gündem konuşulduğu için Babacan'ın söyledikleri de o gürültü arasında kayboldu.
Babacan, iktidar dönemleri boyunca verdikleri sözlerden çıkmadıklarını söyledi.
Bunu söyledikten sonra da şöyle konuştu:
"Gerçi zaman zaman altına imza attıkları belgelerde olanlardan farklı konuşanlar oluyor. Buna da demokrasinin bir parçası diye bakıyoruz. Attığı imzadan farklı konuşanlar her dönemde oluyor. Bizim aramızda da bunu yapanlara rastlanıyor."
Babacan açık siyasi polemiklere giren bir politikacı değil ama söylediği sözlerden kimi kastettiğini bilebiliyoruz.
Babacan'ın yönetimi altındaki ekonomi bürokratlarından, Merkez Bankası'nın ve diğer ekonomik kurulların "bağımsızlığından" kim şikâyet ediyorsa, bilin ki onu kastediyor.
Babacan bunları söyledikten sonra şuna dikkat çekti:
"Sistem kişilere aşırı bağımlı hale gelmemeli. Kişilere bağlı sistem hastalık işaretidir. Sistem, liderler dahil kişilere bağlı olmamalı. Onun yerine kurallar işlemeli. İnsanlar fani. Herkes fani."
Sistemi "kişilere" değil hem de "tek bir kişiye" bağımlı hale getirmek isteyen kim?
Babacan burada da doğrudan bir isim vermiyor ama kimi kastettiğini tahmin etmemiz yine hiç zor değil.
Öyle görünüyor ki gidişattan rahatsız olanlar sadece eskiden AKP'ye oy veren ama bu seçimde "kararsız" kaldıkları anlaşılanlar değil.
Belli ki AKP içinde hesaplaşması seçim sonuna bırakılan bir huzursuzluk var.
Çok kalmadı. Bekleyelim, göreceğiz.