İÇİŞLERİ Bakanı Efkan Ala göreve geldiğinde 81 ilden 74'ünün Emniyet Müdürü Fetullahçıymış.
Aynı tarihte, Emniyet İstihbaratı’nın 7 bin polislik mevcudunun
6 bin 500’ü de Fetullahçıymış.
Ala’nın bakan olduğu gün Emniyet’teki daire başkanlarının da yüzde
90’ı Fetullah’ın askerleriymiş.
Bakan, “Yargı da onlardandı” diyor.
Efkan Ala, göreve “milattan sonra” (yani 17-25 Aralık 2013) geldiği
için bütün bunlardan kendisini sorumlu tutmuyor doğal olarak.
Ondan öncesi için de zaten Allah’tan ve milletten af dilendi,
kimsenin peşine düşmesine gerek yok.
Ama yine de benim kafamı kurcalayan bir şeyler var.
Bütün bu olayların yaşandığı dönemin Emniyet Genel Müdürü, şimdi
Ankara Valisi.
Emniyet İstihbaratı, bilmiyorum biliyor musunuz, doğrudan Emniyet
Genel Müdürü’ne bağlıdır.
Acaba Vali Bey de, altındaki adamların neler çevirdiğinin o zaman
farkında mıydı, değil miydi?
Kendisine bağlı bütün emniyet müdürleri Fetullahçı, emrindeki
istihbaratın neredeyse tamamı Fetullahçı ama nasıl oluyorsa bir tek
o temiz kalabilmiş!
Nasıl oluyor da oluyor?
Derdim Vali değil tabii, ama şimdi kendisinin İçişleri
Bakanlığı’ndaki yeni tayin ve terfilerde de çok etkili olduğunu
duydum.
Ve görüyorum ki, “Alnı secdeye değiyor” diye pışpışlanıp büyütülen
darbeci tarikat Fetullahçıların yerine kimin geleceğinin kıstası
yine aynı:
“Alnı secdeye değiyor mu, hangi hoca efendinin müridi?”
İçişleri Bakanlığı’ndaki tarikatların bakanlığa hâkim olma
yarışında Nakşibendi Erzincanlılar ile Menzilciler çarpışıyor.
Nurcuların “okuyucular” grubu ile “yazıcılar” grubu biraz geride
kalmış durumda.
Bu da normal sanırım: En büyük Nurcu grup tasfiye edilirken diğer
iki Nurcu grubun geride kalması.