ANKARA'da 10 Ekim katliamının birinci yıldönümünde kaybettiğimiz insanlarımızı anmak için düzenlenmek istenen tören, polis tarafından dağıtıldı.
Polis geçen yıl Ankara Garı’nda alması gereken önlemleri bu yıl aldı.
Geçen yıl IŞİD’in canlı bombalarının yaraladığı insanların üzerine biber gazı sıkılmıştı, dün de onların yakınlarının üzerine sıkıldı. Görüldüğü gibi bu ülkede terör olaylarının kurbanları bile eşit değil.
Ölenlerin ardından anma töreni yapabilmeniz için yakınlarınızı hangi terör örgütünün öldürdüğüne bakılıyor.
Ankara olayı bunu açıklıkla gösteriyor:
IŞİD’in canlı bombalarının patlamasıyla Ankara Garı’nın önündeki meydanda 100’den fazla vatandaşımız yaşamını kaybetmişti.
Bakın ben bile kesin bir sayı söyleyemiyorum.
“100’den fazla” deyip geçiyoruz, çünkü ölenlerin kesin sayısını bile bilemiyoruz.
Olay anında ölenleri sayıp bildirdiler, daha sonra hastaneye kaldırılan yaralılardan kaçını kaybettik, bilmiyoruz.
Ankara saldırısı, bu ülkenin gördüğü en büyük terörist katliam.
İnsanlar bu saldırıda hayatını kaybeden yakınlarını, arkadaşlarını, yoldaşlarını anmayacaklar da ne yapacaklar?
Bu devlet öyle bir törenin güvenliğini sağlamaktan aciz mi ki törenlere izin verilmiyor?
Asıl nedeni biliyoruz: Orada toplanacak olanların siyasi görüşleri, hükümet tarafından beğenilmiyor.
Orada ölenler hükümetin ideolojisine yakın kurbanlar olsaydı, tören de yapılırdı, devlet yetkilileri de o törenlere katılır nutuk da atarlardı.
İşte böyle bir ülkede yaşıyoruz.
HIRSIZA GÖZ YUMAN NEREDE?
HAVUZ gazetesi “özel haber” bulmuş: Fetullahçılar, meğerse ALES sorularını çalarak, üniversiteleri ele geçirmişler!
Böylesine uyan söz şu: Uyan da balığa gidelim!