HAVUZ paralarıyla ve devlete ait bankaların vs. reklamlarıyla beslenen medya, işi gücü bıraktı, Aydın Doğan ve Hürriyet ile uğraşıyor.
Bizleri niye sevmedikleri belli. Onların istedikleri tipte
gazeteciler değiliz.
Düşündüklerimizi yazıyoruz, bunu yaparken birilerine yaranmak gibi
bir derdimiz de yok.
Varlığımızı, Saray'daki büyük efendinin iki dudağının arasından
çıkan kelimelere borçlu olmadığımız için de sinir oluyorlar.
Onlar gibi "nevzuhur" değiliz. Daha çok okunuyoruz, gazetemiz daha
çok satıyor.
Bu nedenle bizleri sevmiyor olmalarını anlayışla karşılıyorum.
Aydın Doğan'a olan nefretlerinin nedeni ise bizleri gazetelerinde,
televizyonlarında çalıştırıyor olması.
İstiyorlar ki hepimizi işten atsın, yerlerimize büyük efendinin
işaret edeceği insanları getirsin, yine büyük efendinin belirlediği
maaşları ödesin.
Ama unuttukları bir konu var ki Aydın Doğan bir işadamı.
Sahip olduğu gazete ve televizyonların marka değerlerini biliyor,
bir yatırımcı olarak o değeri korumak arzusunda.
Öte yandan Aydın Doğan aynı zamanda da demokrat bir kişilik.
Bir demokraside özgür basın faaliyetinin gerekliliğine inanıyor, bu
konuda üzerine düşeni yerine getirmekten de korkmuyor.
İşte bu nedenle Aydın Doğan'a da düşmanlar.
Bunun için Aydın Doğan'ı, şimdi birbirlerini yedikleri eski suç
ortaklarıyla birlikte Türkiye tarihinin en haksız ve en ağır para
cezalarını ödemek zorunda bıraktılar.
Bugün de yine böyle bir işin peşinde olduklarına ilişkin
dedikodular var.
Bana sorarsanız deli saçması dedikodular ama bunların iktidar
uğruna gözlerinin ne kadar döndüğünü artık biliyoruz.
Her şeyi yapabilirler, her şeyi deneyebilirler.
Çünkü bu arkadaşlar esasen kendi özel gündemlerini hayata geçirme
peşindeler.
Demokrasi tramvayından inmeye kararlılar, onun hazırlıkları
peşindeler.
Tramvaydan inmek istiyorlar çünkü her seçimi kazanamayacaklarını
artık gördüler.
Ve o özel ajandayı hayata geçirebilmelerinin önündeki en büyük
engellerden biri de özgür basın.
Onun için saraydaki büyük efendi emir verdi, bunlar da
gazeteleriyle, televizyonlarıyla her türlü yalan dolanı uydurarak
üzerimize saldırıyorlar.
"İt ürür, kervan yürür" diyeceğim ama bir sorun da şu ki bunlar bir
takım "meczupları" kışkırtmaya çalışıyorlar.