HAVUZ gazetesinin dünkü manşeti “Tam bağımsız HSYK adaleti
uçuracak” diyordu.
AKP sözcüleri Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinin Türkiye’yi
“uçuracağını” söylüyorlar, demek ki gökyüzüne doğru süzülüp gidecek
şeyler arasında adalet de var.
Gerçi adı artık HSYK değil, HSK olacak ama olsun.
Birinci sayfada şöyle bir spot yazmışlar:
“Yeni sistemde HSYK, Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK) adını alacak ve
üye sayısı da 13’e inecek. Üyelerden dördünü Cumhurbaşkanı,
yedisini de Meclis’in seçeceği HSK, milli iradeyi tam yansıtan
bağımsız ve demokratik bir yapı olacak.”
4 + 7 = 11. 13 üyeden öteki ikisini kim seçiyor?
Acaba aritmetik bilmiyorlar mı diye düşünebilirsiniz.
Biliyorlardır kuşkusuz ama bilerek yazmıyorlar ki insanları
kandırabilsinler.
Ben söyleyeyim, öteki iki üyeyi de Cumhurbaşkanı seçiyor. Birisi
Adalet Bakanı, diğer bakanlık müsteşarı.
Yani 13 üyenin altısını Cumhurbaşkanı tek başına seçiyor.
Meclis’in seçeceği üyeler için önce nitelikli çoğunluk aranacak ama
nitelikli çoğunluk sağlanamaz ise her bir üyelik için en çok oyu
alan iki aday arasında kura çekilecek. Meclis çoğunluğunun
istemediği kimse HSK üyesi olamayacak.
Meclis çoğunluğunu, iktidar partisinin genel başkanı olarak zaten
Cumhurbaşkanı seçecek.
Ve bu HSK, “milli iradeyi tam olarak yansıtan bağımsız ve
demokratik bir yapı” olacak!
Adalet de gerçekten uçup gidecek ve kim bilir bu topraklara bir
daha ne zaman dönecek.
ESKİ TÜRKİYE’DEN BİR ANI
EMEKLİ Büyükelçi Yalım Eralp, anılarını “Bir Monşer’in Hatıratı”
ismiyle kitaplaştırdı.
Kitabında anlattığı ilginç bir hikâye var, rahmetli İsmet İnönü ile
ilgili.
Şöyle: “Bir sabah Sevinç Hanım telefon etti. İsmet Paşa acele
bakanlığa gelmek istiyordu. Ben de o zaman Müsteşar Orhan Eralp’in
özel kalemiydim. Bakanlık alarma geçti. Paşa’yı girişte ben
karşıladım. Orhan Bey’in yanına çıkardım. Paşa içeri girdikten 15
dakika sonra çıktı. Orhan Bey’e ‘Hangi meseleyle ilgili gelmiş’
diye sordum. Orhan Bey, kahkahalarla gülüyordu. ‘Ne oldu efendim’
dedim. Paşa bir süre önce göz muayenesi için Paris’e gitmiş, sonra
Atina’ya uğramıştı. Parası yetmemiş, Paris Büyükelçisi Hasan
Işık’tan önemsiz miktarda borç almış. Paşa o parayı getirmiş,
kuryeyle Paris’e yollanmasını istiyordu.”