MUDURNU'nun Taşkesti beldesindeki bir okul inşaatında çalışan Kürt kökenli 8 işçi, saldırıya uğradı.
Saldırıya uğrayan işçiler çalıştıkları okul inşaatına sığınınca
kalabalık bir grup okulu sardı.
Bu kuşatma 7.5 saat sürdü! Vali'nin, Jandarma'nın, Bolu ve
Sakarya'dan destek için gönderilen polislerin çabalarına rağmen 7.5
saat!
Olayların beldede "protesto turu atan" kişiler ile işçiler arasında
başlayan tartışma ile çıktığı bildiriliyor.
İşçilerin "bayrak yaktıkları" iddiası beldede hızla yayılınca da
olaylar tamamen kontrolden çıkmış, can kaybına yol açmamış olması
sadece "şans" ile açıklanabilir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'de olağanüstü bir durum
olmadığını söylüyor ama sadece bu olay bile toplumumuzun ne durumda
olduğunu göstermeye yeterli.
Kürtçe konuşuyor diye bıçaklanan genci, dövülerek Atatürk büstünü
öpmeye zorlanan çiftçiyi, yakılıp yıkılan parti binalarını, basılan
gazeteleri de buna ekleyin.
Bütün bunların bir tek kaynağı var: Giderek daha da çatışmacı hale
gelen, her önüne geleni "terörist" olmakla, "teröre destek
vermekle" suçlayan siyasetçiler.
Topladığı adamlarıyla gazete basan eşkıyanın partisi tarafından
adeta ödüllendirildiği bir ülkede, kışkırtılmaya son derece
elverişli kitlelerin başka türlü davranmaları beklenebilir
miydi?
Ve bütün bunları yapanlar, yaptıkları işin "vatanın bölünmesini
önlemek olduğunu" düşünüyorlar.