BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, 1128 akademisyenin imzaladığı bildiri ile ilgili olarak eleştirilerde bulundu.
Şunu teslim etmeliyim ki üslubu bu konuda konuşan diğer zevatın üslubuna göre daha seviyeliydi.
Başbakan, bu eleştirilerini dile getirirken şunu söyledi:
“Demokratik yönetimlerin emri altındaki meşru güçler dışında silahlı güçlere izin veren tek bir ülke var mı? Bu akademisyenler bana tek bir ülke göstersinler ki bu ülkenin demokratik yönetimi meşru güç kullanma yetkisine sahip güvenlik güçleri dışında silahlı güçlere izin vermiş olsunlar.”
Başbakan Davutoğlu burada doğru bir noktaya temas ediyor.
Ben de PKK’nın “silahlı özyönetim girişimine” karşı çıkarken benzeri sözleri bu köşede yazdım, devamlı okuyucular hatırlayacaklardır.
Ama izin verirse Başbakan’a şunu da sormak isterim:
Dünyada, bir tek demokratik ülke gösterebilir mi ki bir örgütün aylar boyunca kentlere, kasabalara silah ve patlayıcı yığınağı yapmasına göz yummuş olsun?
Hayır, Başbakan da böyle bir örnek gösteremez.
Ama bizim ülkemizde seçim hesaplarıyla, buna göz yumulduğunu bizzat Cumhurbaşkanı kendisi söyledi.
Cumhurbaşkanı’nın televizyon söyleşisinde söylediği şu sözleri 7 Eylül 2015 tarihli gazetelerde bulunabilir:
“Çözüm Süreci bunlar tarafından bir ihanetle değerlendirildi. Çözüm Süreci’ni bunlar adeta Güneydoğu’da, kısmen Doğu’da kendileri için silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar. Burada bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, tabii ‘Herhangi bir çatışmaya, şuna buna girmeyelim’ dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar bunu yaptılar.”