SURUÇ'ta Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'na üye gençlerin toplantısına yapılan bombalı saldırıda ben bu yazıyı yazdığım saatte 30 kişi ölmüş, 76'dan fazla kişi yaralanmıştı.
Dua edelim ki ölü sayısı artmasın, yaralılar bir an önce
sağlıklarına kavuşsunlar.
İlk bilgilere göre patlamanın nedeni IŞİD'in bir intihar
bombacısı.
AKP Mersin Milletvekili Muhsin Kızılkaya, patlamadan hemen sonra
yaptığı açıklamada şöyle dedi:
"Baştan beri biz ülkemizi ateş çemberinin dışında tutuyoruz, bu
ateşin kıvılcımlarının buraya gelmemesi için bir şeyler yapmak, iç
barışı muhafaza etmek, silaha dayalı ortaya çıkacak bir fikre
kapılmamak... Çok kısa süre içerisinde biz de Suriye'ye ya da başka
ülkelere benzeyebiliriz."
Kızılkaya, partisinin hükümetini korumaya çalışıyor ama söylediği
şey doğru değil.
Bu hükümet, Türkiye'yi bu ateş çemberinin dışında tutmak için
hiçbir şey yapmadığı gibi, komşu bir ülkedeki içsavaşın üzerine
benzin de döktü.
Suriye'de içsavaş başladığında, 15 günde Şam'da namaz kılma
hayaliyle zamanın Başbakanı ve Dışişleri Bakanı birbirlerini gaza
getirdiler ve bugün geldiğimiz sonuç bu: Sınır kentlerimiz
Peşaver'e döndü, 2 milyondan fazla mülteciyi barındırmak ve bakmak
zorundayız. Suriye'deki ateş ülkemize de sıçrama eğiliminde.
Bu bir sürpriz değil.
İlk günden beri görünen çıplak bir gerçekti.
Hükümet yanlış yolda olduğu için defalarca uyarıldı ama onlar
birçok kişinin gördüğü geleceği okuyamadılar.
Normal olarak bir ülkenin, en son isteyeceği şey sınır komşularında
bir içsavaştır.