“Şamil git başımdan” dedim, rahat durmadı.
Şu komik videonun repliğiyle “Oğlum bak git!” dedim, oralı olmadı.
“İşimiz gücümüz var, savaştayız… Bak şimdi birlik zamanı, rahat dur da” dedim, yalanı iftirayı ikiye katladı.
Aynen karasinekler gibi vızzzz, tıp… Vızzzz tıp… kovdukça gelip ekrana yapışmaya, küfür ve hakaretleriyle etrafa mikrop saçmaya devam etti.
E sabır taşı olsa çatlar yani… O kadar musallat ki… O kadar küfürbaz ki…
El mecbur… Çomağı hazırladım…
Canım vaktiyle DSP milletvekili olabilmek için isminin başındaki “Şeyh” kısmını kestirip, güdük bir Şamil kalmayı içine sindiren yüksek manevra kabiliyetli bir siyasi figürden başka ne beklenir ki?
Yalan ve ağız dolusu iftira tabii…
Twitter adresinden demiş ki… “Hemen telefon numarasını, e-mail adresini değiştirdi. Böcek araması yaptırdı.”
Ben sen değilim Şamil Tayyar! Çiğ yememişim ki karnım ağrısın!
Ne diye e-mail adresimi değiştireyim? Ne diye telefon numaramı değiştireyim? Veri saklamıyorum ki… Neyse sivriltip sivriltip muhatabımın alnının ortasına kurşun gibi saplıyorum! Ben de ortadayıııım, yazılarım da ortada!
Çünkü Elhamdülillah, inandığım dava uğruna yazıyor, iman kuvvetiyle mücadele ediyorum.
Senin gibi üç kuruş için FETÖ tasması takıp Ergenekon tetikçiliği yapacağıma, ölümüne vatan hainlerini haklamayı yeğlerim!
Alnımda Ergenekon kitapların gibi bir “kara leke” yok çok şükür! Refahyol döneminde, 28 Şubat’çı takılmamışım, sırtımda darbecilik kamburu yok…
DSP’den milletvekili olmak için kırk takla attığın o günlerde, “Refahyol Tutanakları” adlı bir kitap yazmıştın hani… Bakalım o kitapta ne demişsin… “Dine, dinselliğe yaslanan bir parti olan Refah Partisi, liderini Başbakanlık koltuğuna taşıdı. Bu gelişme rejim açısından tehlikeli bir dönemin başlangıcı oldu.