Papa’nın ardından AP’den gelen “1915 soykırımdır; Ankara
arşivlerini açsın ve Erivan’la barışsın” çağrısı, devletin haşin
tepkisine nail oldu. 1915 kıyımının 100. yıldönümünde bu gibi
çağrıların geleceği biliniyordu, fakat belli ki kimse dersine
çalışmamıştı.
Daha doğrusu, “Kendi dilimize uygun bir taziye yayımlarız, olur
biter” kolaycılığı seçilmişti...
Fakat ilk tepkiler, hem savunmaya geçen suçlu psikolojisinin bir
yansıması hem de İttihat Terakki’nin marifetlerini üstlenir
nitelikte.
Bazıları da kan dondurucu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu ülkede kaçak yaşayan Ermeniler
kadar, Türkiye vatandaşı Ermenileri de “sınır dışı” etmekten
bahsetti.
Başbakan Davutoğlu ise Avrupa tarihini “açmak”tan bahsederken
aslında soykırımı kabullenmiş oldu.
Batı’nın “soykırım” baskısına karşılık sömürgeciliği sorgulamak,
Aboriijinlere, Kızılderililere, Afrikalı kabilelere ne olduğunu
soralım demek, “1915’te soykırım oldu” demenin başka bir yolu değil
mi?