AKP, her seçim öncesinde en çok CHP’ye yüklenir , eleştirir.
Tersi de doğru. CHP de yıllarca AKP karşıtlığı üzerine seçim
kampanyası yaptı.
Ancak 2015 genel seçimine doğru en hararetli atışmalar, AKP ile HDP
arasında yaşanıyor.
Bunda, CHP’nin AKP merkezli muhalefeti terk edip sosyo ekonomik
politikalara ağırlık veren bir kampanya yürütmesinin etkisi
büyük...
AKP daha doğrusu Tayyip Erdoğan - içinse HDP’nin Meclis’e girmesi
ile girmemesi arasındaki fark, hayati.
HDP barajı aşarsa, Meclis aritmetiği değişecek ve AKP’nin etkinliği
azalacak. Ayrıca Selahattin Demirtaş, defalarca “(Erdoğan’ı) Başkan
yaptırmayacağız” diyerek şimşekleri üzerine çekti.
AKP ile HDP arasında kızışan atışmalarının son ayağı, Diyanet
İşleri ve din temelli tartışmalar.
Yan yana gelseler
Demokratik bir ülkede yaşasaydık, monolog değil diyalog kültürümüz
gelişebilseydi, siyasi liderler televizyonda yan yana gelip
tartışabilirdi.
Böylece seçmen, parti temsilcilerini aynı platformda, eşit
şartlarda karşılaştırma imkanı bulurdu...
Ancak muhalefet liderlerinin çağrılarına rağmen AKP kurmayları, yan
yana gelmeye çekiniyor. Hem iktidarın her kurdele kesişini, her
konuşmasını kesintisiz yayınlayan devlet ve devletimsi kanallar
dururken, ne gerek var?
İşte bu nedenle birinin dediğini diğeri, tamamen kendine göre
yorumlayıp, temcit pilavı gibi ısıtabiliyor. Diyanet mevzuu da
böyle.
Demirtaş’ın “Diyanet’i kaldıracağız “ sözlerini AKP, “dinsizliğin
kanıtı” gibi gösteriyor. Bu mantığa göre YÖK’ün kaldırılmasını
istemek, yüksek öğrenimi kaldırmak demek...