Savaş, sadece ölmek ve öldürmek demek değil: İşkence, tecavüz,
göç, açlık, sefalet de pakete dahil.
Savaş, başlı başına bir suç zinciri ancak, savaşın bile kendi
içinde de kuralları var.
“Savaş suçu” kavramı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra atıldı. Tanımın
merkezinde, bir ülkenin ve askerinin eylemlerinden bir kişinin
sorumlu tutulabileceği fikri yatıyor.
Soykırım, insanlığa karşı suçlar, sivil veya savaşan taraflara kötü
muamele ve kadına yönelik şiddet eylemleri, bu kategoride...
Savaşta sergilenen davranışların sınırlarını, milletler hukukunun
bir parçası olan uluslararası insancıl hukuk belirler.
Buna göre, savaş sırasında kadına yönelik şiddet eylemleri
yasaktır, uluslararası kural olarak belirlenmiştir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, zalimane muamele ve işkence, kişinin
onuruna yönelik yapılan saldırıları; özellikle aşağılayıcı ve onur
kırıcı muameleyle cinsel suçları “savaş suçu” olarak tanır.
Tüm bu sözleşmeler ve hukuk bütününe göre savaşan taraflar, ölünün
beden bütünlüğünü bozmamakla yükümlüdür.
Yani savaşın da bir raconu var.
Cenazeye saygı
Haftalardır, şiddeti giderek tırmanan çirkin bir iç savaşa doğru
zorla itiliyoruz.