Diyelim ki bir siyasi partinin Batı’da yaptığı bir seçim
mitinginde bombalar patlatıldı... Dört vatandaş öldü, onlarca insan
ağır yaralandı, kolları bacakları kesildi...
Neler olabileceğini, farklı kesimlerden gelecek tepkileri hayal
edebiliyor musunuz?
Hedef, HDP değil de AKP mitingi olsaydı, herhalde havuz basını bu
korkunç saldırıyı görmezden gelmezdi.
Aksine, daha soruşturma yapılmadan “terörist”ler manşetten ilan
edilirdi!
Hedef, HDP değil de başka bir muhalefet partisi olsaydı, kınama
sesleri emin olun yüksek perdeden çıkardı.
Ama hedef HDP, yer Diyarbakır, ölen Kürtler olunca malum refleksler
yine devreye giriyor. Bu refleksin temelinde ayrımcılık, ırkçılık
ve düşmanlık yatıyor.
Eski devir kapandı
Kürtlere ve HDP’ye yönelik ayrımcı ve düşmanca tavır, seçim
öncesinde HDP bürolarına yapılan 60’tan fazla saldırıyla zaten
tescillenmişti.
5 Haziran’daki Diyarbakır saldırısı en karanlığı,
en kanlısı oldu...
Neyse ki vatandaş karanlık 90’ları hatırlatan bu eski numaraları
yemiyor. Neyse ki kirli propagandanın bir yere kadar etkili olduğu
bir devirdeyiz.
Neyse ki İstanbullu, Ankaralı, İzmirli Diyarbakır’da ne olduğunu
iki gün gecikme ve dezenfor-masyonla yüklü halde değil, olayın
birincil görgü tanıkları ve farklı kaynaklardan öğrenebiliyor.
Fakat devlet, tıpkı Reyhanlı’da, MİT TIR’larında, Bingöl’de iki
polisin öldürülmesinde, 17-25 Aralık dosyalarında olduğu gibi,
Diyarbakır saldırısı soruşturması için de gizlilik kararı
aldırdı.
Tutuklanan bir fail var, dosya gizli!
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İçişleri Bakanı ve valilikten
hiçbir bilgi alamadıklarını