Bir yıl önce bugün, Soma’da 301 madencinin ölümü, 162 madencinin
yaralanmasıyla sonuçlanan tarihin en büyük maden faciası
yaşandı.
Acı herkesi kenetlerken, daha önce hiç sorgulanmayanlar gündeme
geldi.
İş güvenliğinden devletin sorumluluğuna, köle gibi çalışma
koşullarından naylon sendikalara, madencilik sektöründeki
rezaletler ortaya çıkarıldı, tartışıldı.
Şırnak’ta, Ermenek’te gördük: Soma ne ilkti, ne de son.
Sistemin ne kadar çürük, ne kadar acımasız olduğunu keşfettikçe
öfkelendik...
Ancak pek bir şey değişmedi.
Soma faciasının yılmayan takipçisi, CHP Manisa milletvekili Özgür
Özel, iki ay önce feryat ediyordu:
Meclis’te dört partiden, 17 milletvekilinin hazırladığı Soma
raporunda yer alan tek bir öneri dahi dikkate alınmadı.
Daha ilk duruşma görülmeden, Soma AŞ’nin Amasya’da yeni bir termik
santral kurmak için devletten ön lisans aldığı ortaya çıktı.
Kamunun kâr hırsı
Soma davasında kabul edilen iddianamede yer alan bilirkişi
raporunda, kusurlar 20 başlıkta belirlendi.
Buna göre sadece şirket yöneticileri değil, iş güvenliği
uzmanlarıyla devlete bağlı Kömür İşletmeleri (TKİ) ve Ege Linyit
(ELİ) de kusurlu.
Ancak sorumlu kamu görevlileri, 15 Haziran’a ertelenen Soma
davasında yargılanmayacak. Onlar için Soma Başsavcılığı, ayrı bir
soruşturma yürütecek...
Oysa “Kazanın asıl sebebi, özel şirketin kâr hırsından çok, TKİ
vasıtasıyla kamunun kâr ve üretim artışı hırsı”.