Necmettin Erbakan'ı, son olarak 2010'daAnkara'da verdiği bir konferansta dinlemiştim.
Gazeteye geçeceğim haber için notlar alırken, dibinde olmama rağmen sesini duymakta zorlandığımı hatırlıyorum.
Ancak yazarken konuşmasındaki kaçırdığım bölümleri tamamlamakta hiç zorlanmamıştım.
Zira yıllardır kararlılıkla aynı şeyleri söylüyordu rahmetli. Çerçeve belliydi, hatta kullandığı kelimeler de...
"Milli kalkınma" "Sanayi hamlesi," "yerli tank" "Siyonist İsrail ve Amerika," eğer neşeliyse "kadayıf." Erbakan bu konferanstan birkaç ay sonra hayatını kaybetti. Ölmeden, 28 Şubat darbesiyle kolu kanadı kırılan partisinin bir kez daha iktidara geldiğini görmemişti...
Ancak hareketinin içinden çıkan, "talebelerinin" yönetimindeki Ak Parti dokuz yıldır iktidardaydı...
Dahası, her seçimden başarıyla çıkarak iktidarda 16. yılını dolduracaktı.
Ve kuşkusuz, Tayyip Erdoğan liderliğindeki Ak Parti bu başarısını, bir yandan Erbakan'ın hayali olan yatırımları ve kalkınma hamlelerini gerçekleştirirken öte yandan merkeze yerleşmesine borçluydu.
Ak Parti'nin ve Erdoğan'ın yeni bir seçimin arifesinde olduğu bugünlerde Erbakan'ın gölgesine sığınan birtakım aktörler yine piyasada.
Dün de onlardan biri olan Temel Karamollaoğlu'nun açıklamaları gündemdeydi.
Saadet Partisi'nin yeni genel başkanı, iktidara geldiklerinde yatırımları durduracaklarını söyledi.