Nuray Mert Cumhuriyet'ten, Akif Beki de Hürriyet'ten
kovuldu.
Mert'in kovulma nedeni tarafların da kabul ettiği üzere tartışmaya
yer bırakmayacak şekilde net.
Cumhuriyet, yazarlarının entelektüel bir tartışmada takındığı
ilkesel tavrın, gazetenin politik çizgisiyle çelişmesine tahammül
edemiyor.
Bu düsturla Mustafa Balbay'ından Bedri Baykam'ına kadar kimsenin
gözünün yaşına bakmadan kapının önüne koydular.
Mert'i de müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi tartışmasında
gazeteden farklı şeyler söylediği için gönderdiler.
Yani hükümetin bu olayda bir baskısı, müdahalesi olup olmadığına
dair kafalar net.
Akif Beki'nin durumu ise biraz daha karışık.
Zira Doğan grubundaki her işten çıkarmada ya da kızağa almada
olduğu gibi, Beki'nin işine son verilmesi de hükümetle
ilişkilendiriliyor.
Ben böyle bir müdahale olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Beki iki yılı
aşkın süredir zaten Hürriyet'in muhalefet çizgisiyle tam uyumlu
gidiyordu.
Yani Doğan grubunun yazardan beklentisi, hükümetle ilişkilerine
yardımcı olmasından ziyade, hükümetin tabanında kafa karışıklığı
yaratmasıydı. Tıpkı hükümete yakın medyadan gazeteye transfer
edilen diğer yazarlar gibi...
Beki'nin, bir süre önce görevinden ayrılan Diyanet İşleri eski
Başkanı Mehmet Görmez'i sahiplenmesinin bardağı taşıran son damla
olduğuna dair iddialar da ikna edici değil.
Öyle ya, bir bürokratın eksileriyle artılarıyla değerlendirilmesine
kimin sözü olur? Örneğin Görmez'in hakkını teslim eden yazılar da
bazı bürokratları ve siyasileri ağır şekilde eleştiren yazılar da
Sabah'ta çıkıyor...
Sabah'taki özgürlüğü Hürriyet kaldıramıyorsa bu hükümetin sorunu
mu?