Birinin yüzüne karşı söyleyemeyeceğim şeyi ne gazetede yazarım ne de televizyonda söylerim...
Çünkü bu basit kuralın beni sözün şehvetiyle hata
yapmaktan ve komik duruma düşmekten koruyacağını
düşünüyorum.
Keşke Ali Babacan da "Reis dedikleri de şu anda maalesef
kabile devletinin reisi" demeden önce durup bir an
düşünseydi...
"Genç yaşta beni bakan yapıp siyaset sahnesine çıkaran o
adamın gözlerine bakıp 'kabile devletinin reisi'
diyebilir miyim" diye kendine sorsaydı.
Cesaretten bahsetmiyorum.
Dün falanca için sustum dediği için bugün kimin için konuştuğunu bilemediğim bir siyasetçiden erdemli davranmasını bekleyecek halim yok...
Ama bu kısacık akıl molasını verebilseydi, hiç olmazsa, 28
Şubat'çıların Erbakan'ı devirmek için tedavüle sürdüğü "kabile
devleti" kalıplarına tenezzül etmek zorunda kalmazdı.
Üstelik de Afrikalı temsilcilerin yerel kıyafetleriyle Külliye'ye
geldikleri bir günde...
Evet siyasetçilerin beraber yürüdükleriyle yolları ayrı
düşebilir.
Siyasetin doğası, seçmen de bunu anlar.
Ama samimi itirafçı pozlarında ortaya çıkan
ve genelde ihtirasları boylarından büyük olan
tiplerin paravan arkasından attıkları naralardan da
kimse hoşlanmaz.