Standard Poor's, Fitch ve Moody's.... ABD menşeli bu kuruluşlar
belirli aralıklarla ülkelere uzun vadeli kredi notları veriyorlar.
Yani bir anlamda yabancı yatırımcıları "yönlendiriyorlar." "Şu ülke
yatırıma elverişli, şu değil" diye.
Aslında yatırımcıyı "manipüle" ediyorlar desek daha doğru olur.
Zira "siyasi kırılganlık" gibi kime göre neye göre kriterleriyle,
verdikleri çelişkili karnelerle ve piyasa gerçekleriyle uyuşmayan
öngörüleriyle daima "çuvallıyorlar."
Örneğin geçtiğimiz hafta içinde "Türkiye'de darbe girişiminin
etkileri ortadan kalktı" açıklamasını yapan Moody's cuma günü karar
değiştirip kredi notumuzu düşürüyor!
Üç günde "ne değişti" ve 2 ay sonra açıklanacak notu "niçin erkene
çektiler" sorularının mantıki bir izahı yok.
Elbette olan bitenin farkındayız.
Türkiye'nin küresel muktedirlerin dümen suyunda ekonomik ve politik
bir çizgi izlemesi için ellerindeki "imaj kırbacını
şaklatıyorlar."
Moody's önce olumlu bir açıklamayla Türkiye'ye "istediğimiz
güzergahta ilerlersen kıyaklarımız devam eder" mesajı veriyor.
Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Blomberg'e çıkıp uzatılan havucu
elinin tersiyle itiyor ve "Umurumuzda bile değilsiniz" açıklaması
yapıyor. Aynı Moody's bu kez iki ay sonra açıklayacağı kredi
notumuzu, kurumsallığını ayaklar altına alarak, eksiye
düşürüyor.
Tabii bir yandan da spekülatörlerini zengin ediyor. Hafta içindeki
olumlu açıklamasıyla yükselen borsada "kimi yabancı" yatırımcının
yüksekten satıp muazzam kârlar elde etmesini sağlıyor.
Bu birkaç günde kimler servetine servet kattı acaba? Söyler misiniz
şimdi bunun adı "derecelendirme faaliyetiyse," hapisteki
"soyguncuların" suçu ne? Ellerindeki "silahı" gizlememeleri mi?
***
Dünyanın anasını ağlattılar
Söz konusu kuruluşların sicili yalnızca Türkiye'de bozuk değil.
2008'deki "finansal soygunun" birinci sorumluları yine onlardı.
Sahte yüksek notlarla yatırımcıları kandırdılar. Hatta bu yüzden
milyarlarca dolarlık cezalar ödediler, "hikayeleri" filmlere bile
konu oldu.