Trump son olarak, ülkesinin önümüzdeki dönem dış politika
perspektifiyle ilgili devrim niteliğinde bir çıkış yaptı:
"Önce Amerika. Rejimleri ve hükümetleri devirmeyeceğiz!
Ortadoğu için harcanan 6 trilyon doları hatırlıyor
musunuz?
Amacımız istikrar, kaos değil.
Çünkü kendi ülkemizi ayağa kaldırmak istiyoruz"
Trump ABD müesses nizamına yaptığı bunca cesur hamleden
sonra, başına bir şey gelmeden Ocak'ta Başkanlık
koltuğuna oturabilecek mi, bilemiyorum?
Ama oturursa da birilerinin üstüne
iyi "oturacağı" kesin.
Zira yıllardır Irak savaşına da karşı olduğunu söyleyen Trump'ın,
bir ABD Başkanının "Ulusinşa etme ve rejim değişikliği
stratejimiz kanıtlanmış bir başarısızlık" demesi az uz
şey değil.
Öyle ya, 70'lerin San Francisco'lu akvistleri tadında hayatımıza
giren siyah gölge Obama'yı düşünün. Güya sola daha yakın olan
oydu.
Devrim ondan gelecekti.
Onun ağzından bile duymadık böyle şeyler.
Hadi bakalım. Bakarsınız "sarı saçlı mavi gözlü" Trump
dediğini yapar ve Latin Amerika'nın, Ortadoğu'nun, Afrika'nın ABD
destekli darbelerle perişan olmuş halkları da rahat eder.
Tabii ki mazlum halkların umudu olan bu mutlu son, bizde ABD
darbelerinin konforuna alışmış siyasilerin, medyanın ve rekabetten
korkan sermayenin kâbusu.
Üzgünüm, korkunun ecele faydası yok.
***
Kapat kapat kapıları yabancı gelemesin…
Dikkat ediyor musunuz, Trump'ın başkanlığa seçilmesinin ardından
bizim yabancı malı merkez medya ABD'yi adeta unuttu, görmezden
geliyor.
Eskiden öyle miydi ya, Obama'nın üzerine su damlasa Doğan medyası,
TÜSİAD, diplomatik yazarlar, akademikler ve dahi muhafazakâr
medyadaki "demokratlar" ıslanırdı.
Gerçi ne yapsın zavallılar. Trump da görülecek gibi değil ki
kardeşim.