Eskiden seçim öncesi küçük muhalif gruplara yönelik siyaset
yasaklarından yakınırdık. Şimdi, 7 Haziran öncesi ise bu kez mağdur
ülkenin iktidar partisi. Evet, bölge başta olmak üzere, her ilden
Ak Parti milletvekili adaylarına yönelik saldırı ve engelleme
haberleri geliyor. Seçim bürolarının kundaklanması, bir gece
ansızın yapılan ev ziyaretleri vaka-i adiyeden.
Ak Parti seçim araçlarının camlarına çekilen tel korumalar da
bölgedeki bu baskı ortamın dramatik sembolleri olarak hafızalara
kazındı. Ne var ki siz bunları gazetelerde ve TV'lerde pek
göremiyorsunuz. Faili meçhul olarak kayıtlara geçen ve bazıları
cinayetle sonuçlanan bu saldırılar kimi partilerin tabelalarının
tekmelenmesi gibi Twitter'de TT olmuyor.
Düne kadar Çözüm Süreci'ne "ihanet", Kürtçe eğitime "bir bölen",
Kürt'e de "tehdit" diyen Gülen ve Aydın Doğan'ın "Türkiye
Türklerindir" medyasında artık kahvaltılara davet edilen Demirtaş'a
bu olaylar sorulmuyor.
Anlıyoruz ki, Çözüm Süreci'nin ilk şartı olmasına karşın sınır
dışına çekilmeyen PKK, bu sandıktan da iktidar beklemeyen
muhalefetin kara günleri içinmiş.
Dert bölgeyle sınırlı değil elbette. Ülkenin elitler ve Kemalistler
tarafından "kurtarılmış" semtlerinde yaratılan alçak basınç da AK
Parti'li seçmene görünmez olmaktan başka şans tanımıyor. Son olarak
New York Times'ın küstah editoryalında da gördüğümüz üzere, içeride
ve dışarıda ahlaksızca bir manipülasyon ve linç kampanyası
yürütülüyor.