Geçtiğimiz günlerde Moldova, "İslamcı bir grupla bağlantılı
yabancı şüpheliler" diye tanımladığı 7 FETÖ'cüyü gözaltına alıp
sınır dışı etti.
Moldova istihbarat servisi SIS konuyla ilgili açıklamasında
"Orizont" isimli FETÖ okulunun bazı yöneticilerine yönelik
operasyonun "başka devletlerin istihbarat servisleriyle işbirliği
içinde" yürütüldüğünü kaydetti.
İşte bu eylemiyle, firari FETÖ'cülerin ağırlıklı olarak sığındığı
Doğu Avrupa'daki ülkelerin yönetimlerine "kötü örnek" olan
Moldova'da dün "garip" bir trafik kazası yaşandı. Ülkenin
Cumhurbaşkanı İgor Dodon'un aracına, trafikte konvoyuyla ilerlediği
sırada bir kamyon daldı! Dodon'un sağlık durumunun iyi olduğu
açıklandı.
Bu iddiaların yurtdışı kamuoyunda ne kadar inandırıcı bulunduğu ise ne yazık ki meçhul...
ABD'deki siyasi entrikaları anlatan House of Cards dizisine belgesel muamelesi çeken insanların, gerçek hayatta suçüstü yakalanmış bu çeteden şüphe etmeleri "bizlerin" ayıbı olsun...
Ancak bu hafife alma tavrının bedelini de "onların" ödeyeceği kesin. *** Zira 'know how'ı çakma bir imama ait olamayacak kadar profesyonel olan FETÖ, kimilerimizin düşündüğü gibi yalnızca Türkiye için dizayn edilmiş bir örgüt değil...
Çetenin, ABD derin devletinin operasyon alanına giren tüm ülkelerde okullar, STK'lar ve iş dünyası üzerinden yaygın bir örgütlenme ağı kurması bu iddiayı güçlendiriyor.
Örneğin FETÖ'nün Afrika'daki örgütlenmesi, Çin'in yeni nüfus alanı olan kara kıtayı ABD'nin dümen suyunda tutma amacı taşıyor... Orta Asya'da, Kafkasya'da ve Balkanlar'daki işlevi ise Rus yayılmacılığına set olmak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç gün önce Kırgızistan'daki konuşmasında yaptığı şu vurguyu, FETÖ'nün, dolayısıyla okyanus ötesinin potansiyel hedefi halindeki her ülke üzerine alınmalı:
"Biz kardeşsek çektiğimizi kardeşlerimizin çekmesini istemeyiz. Çünkü biz darbe yedik, aynı darbeyi Kırgızistan yesin istemeyiz. Bunlar askeriyeye sızarlar, polis teşkilatına sızarlar, devletin bütün mekanizmalarının içine sızarlar ve oralardan da aynı darbeyi burada da yaparlar."