Dolar silahını Türkiye'ye karşı kullandıklarını cuma günü
Twitter üzerinden itiraf eden ABD Başkanı Trump'ın gelişini
hatırlıyor musunuz?
Washington'ı, çevresini saran derin güçlerden temizleyecekti. Üsler
kapatacaktı. Sonra Rusya ile arayı düzeltecekti, Çin'le
barışacaktı, Ortadoğu'dan çekilecekti, ABD'yi içine döndürecekti...
Dünyayı da, bizleri de kendi halkını da rahat bırakacaktı.
Yıllarca ülke kaynaklarının, dışarıda getirisi olmayan projelere
aktarılmasından bıkan ve yoksullaşan seçmen de Trump'a inandı ve
koltuğu ona verdi.
Ama bırakın verdiği sözleri tutmayı, vaat ettiklerinin tam tersini
yapmaya başladı Başkan.
Bugün karşımızda AB'ye parmak sallayan, Rusya'ya yaptırım
uygulayan, İran'a ambargo koyan, Çin'e arkadan dalan, Türkiye'yi
tehdit eden bir ABD var.
Peki, ABD nerede duracak? Yoksa ABD'ye karşı askeri yöntemlerin de gündeme gelebileceğini söyleyen Rusya Başbakanı Medvedev'in işaret ettiği gibi ekonomik savaşı gerçeğine mi çevirecek?
Sonuca dair kehanette bulunacak değilim elbette. Ancak tek bildiğim son ABD yönetiminin de iktidarını korumak için dünyayı germeye mecbur olduğu.
Zira 2017 verilerine göre, dünyadaki hükümetlerin toplam borcu olan 68 trilyon doların, 20.4 trilyonu tek başına ABD'ye ait. ABD'nin borçlarının ülke ekonomisine oranı yüzde 103 civarında. Aynı yılın verileriyle Türkiye'de bu borçluluk oranı yüzde 30'larda.
Son yıllarda ABD'deki açığın daha da arttığını hesaba katarsak, ekonomik olarak çoktan batmış olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. *** İşte Trump da, ABD'nin yıllardır yaptığı gibi, bu borcu kendi bastığı parasının gücüyle çevirme formülüne sarılmak zorunda.
Çünkü sırtında saldırmazsa patlayacak dev bir borç yükü kırbacı var.
Yani Trump da diğerleri gibi, hatta daha da fazla savaşa ve silaha sarılacak... Dış ticarette doları aradan çıkartıp ABD Merkez Bankası'na "haraç" vermeyen devletlere saracak.
Borçtan kuduran ABD'ye karşı hedefe koyduğu ülkelerin yapması gerekense, daha fazla borçlanmamanın yollarını aramak, evde yapılanı tüketmek, kara günler için akçe biriktirmek.