CHP ve HDP'nin Meclis kürsüsünü kırmaya varan direnişi devam
ediyor.
Ancak Cumhurbaşkanlığı sistemini içeren yeni anayasanın maddeleri
Ak Parti ve MHP işbirliğiyle bir bir Meclis'ten geçiyor.
Kavga gürültü arasında işin özü atlanıyor.
Aslında bu kavga gürültünün bir nedeni de o zaten.
Örneğin anayasa değişikliğine "ölümüne," "kefen giydik", "Kansız
değiştirilemez" diye karşı çıkanlar... Kavga çıkartmasalar geçmesin
diye uğruna burun kırdıkları bir maddenin şu olduğunu seçmene izah
edebilirler miydi?
Yargı yetkisinin, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce
kullanılacağına dair hüküm, 'bağımsız ve tarafsız' mahkemelerce
kullanılacağı şeklinde değişti.
Peki, kabul edilmesin diye milletvekili ısırdıkları şu madde
önerisine ne buyrulur?
Seçilme yaşı 25'ten 18'e düşürüldü.
Bilemiyorum, belki de milletvekillerinin 5 yılda bir
Cumhurbaşkanıyla birlikte seçilmesine içerleyip Meclis'i
kilitlemeye çalışıyorlardır.
"Hayır, bizim itirazımız paketin tümüne" dediklerini duyuyorum.
Ne büyük aymazlık! Tarihten, sandıktan hiç mi ders çıkartmaz
insan?
Öyle "bütün bütün siyaset", devrimci romantizmi, demokratik
rejimlerde işlemez.
Hepsini hedeflerken teker teker kaybedersin sonra.
Peki, ne yapabilirlerdi?
Cevabı herkes biliyor.
İstemedikleri maddeye direnişlerini anlamlı kılmak için,
görüşmeleri sabote etmek yerine sürece katılacaklardı.
Düşünsenize referandum çoğunluğunu yakalamak için mekik diplomasisi
yapan Başbakan Binali Yıldırım böyle bir aklıselime kayıtsız kalır
mıydı?
Hatta daha ötesini söyleyeyim, CHP anayasa değişikliği paketine
birkaç madde de kendisi ekleyebilirdi.
Ardından Meclis oylamasında istemediği maddelere hayır der,
referandumda da kampanyasını örgütlerdi.
Tarihe de "seçilme yaşının düşürülmesine kahramanca direnen siyasi
hareket" olarak geçmezdi!