Dün bir yandan 28 Şubat darbesinin yayın organı Hürriyet'in yeni
patrona devriyle ilgili magazin haberlerini konuştuk... Diğer
yandan da darbenin askeri ayağının hukuk karşısında hesap verişini
canlı canlı izledik.
O günlerin medyadaki postal yalayıcıları, yönetimlerinde saygın bir
rakip olmasını umduğumuz Hürriyet'in yeni patronajına sırnaşıp
gülen pozlar verirken... Darbeci paşalar çırpınıyordu.
Ne var ki halka ve sivil siyasete karşı işlenmiş suçlarda her türlü
bahanenin foyasının ortaya çıktığı günlerden geçiyoruz.
Örneğin askerliğinden ziyade siyasetçiliğiyle ünlü general Çevik
Bir'in dün mahkemede verdiği savunmaya gül gül öldük.
Çünkü kendisine inanacak olursak, 28 Şubat FETÖ'ye karşı
yapılmış!
Paşam!
Darbecilikten müebbet aldınız ama mahkeme yaşınızı gerekçe gösterip
adli kontrol şartıyla sizi saldı. Yaşasın adalet! Vaktiniz var yani
bol bol düşünmek için. Lütfen düşünün ve bize şu sorunun cevabını
verin:
Eğer sizler 28 Şubat sürecinde "kapı önünde ayakkabı çıkartıyor,"
"eşinin başı örtülü," "evinde biblo yok" gibi gerekçelerle inançlı
askerleri "irticacı" ordudan atmasaydınız...
Yerlerine, onları ihbar eden seküler ayaklarındaki FETÖ'cü subaylar
bu denli rahat gelebilirler miydi?
Samimi olun paşam. 28 Şubat, 15 Temmuz'da karşımıza general olarak
çıkan o hainlere ordunun kapılarını sonuna kadar açan bir darbedir,
kabul edin.
Sonuçta, o gece halkının karşısına komuta kademesinin yarısı
FETÖ'cü olarak çıkan bir yapıdan bahsediyoruz...
FETÖ'cü generaller, bir gecede terfi alıp sızmadılar ya ordumuza...
...