Dün mahalledeki otoparkçılarla sohbet ederken Ortadoğu'nun ve
Balkanlar'ın en politik kuaförü Kerim belirdi ufukta.
Yine heyecanlıydı. Daha yanımıza yaklaşmadan bağırarak konuşmaya
başladı:
"Melih abi dolar yerlerde!" Ben "Daha da inecek" diyerek Kerim'i
sakinleştirmeye çalışırken sosyal demokrat otoparkçımız Murat söze
girdi.
"CHP'liler de dolar bozdurmuş..." İkisi de bana bakarak
konuşuyorlardı ama aslında sözleri birbirineydi.
Kerim "He, bir belediye başkanı mı ne" diyerek tartışmanın fitilini
ateşleyince araya girdim.
"Ne güzel işte. Belki diğerleri de yapar" diyerek hemen
Kılıçdaroğlu'nun "yapay" dediği Yenikapı ruhuna atıfta bulundum ama
nafile... Kerim fark ettiği boşluktan yararlanıp karaciğerimize bir
yumruk daha indiriverdi.
"O başkanı da muhtemelen CHP'den ihraç ederler" dedi. Ve güldü.
Çaktırmadan baktım Murat da gülümsüyordu.
Ama sanırım acı acı...
Aslında bu acı son günlerde pek çok kişinin içinde. Söz konusu ülke
olunca, doğru refleksi buluyorlar. "Darbe kötü bir şey" diyorlar,"
"Türk parasının değer kaybetmesi solcuya da sağcıya da zarar niye
sevinelim ki" diyorlar.
Ancak partileri, medya ya da popüler kanaat önderleri onların bu
aklıselimini sırf iktidar partisininkiyle uyuşuyor diye yerden yere
vurunca bir duruyorlar. Mahalle baskısından korkuyorlar, "Aman
AKP'li demesinler" diye susuyorlar. Doğruyu söyleyemiyorlar.
Tıpkı 15 Temmuz gecesi sokakta olduğu halde arkadaş sohbetlerinde
bu asil ve yurtsever tavrını saklayanlar gibi... Ya da uzun vadeli
plan yapabilmek için iktidar partisine oy verip sorulduğunda "Tabii
ki CHP'ye..." diyen işadamlarımız misali.
Böyle yaşanır mı Allah aşkına? İnsan inandığını söyleyemeden,
kendini ifade edemeden ruhsal ve zihinsel bütünlüğünü koruyabilir
mi?