16 Nisan referandumunun sonucunu "hayır" olarak duyuran tek
anket şirketinin CHP'li olduğunu söyleyen sahibi ekranlarda iç
geçiriyor:
"Demirtaş bir de partisinin PKK ile bağını koparmayı
başarabilse..."
Doğu Perinçek'i atlayan Muharrem İnce, Demirtaş'ı es geçmiyor.
Hakkâri'de adına oy istemeden önce Edirne'ye uğrayıp Demirtaş'la
görüşüyor.
"Bana, 'Muharrem Hoca, bu böyle olmuyor. Her aday birer hafta
sırayla hapis yatsın. Hepsini ben yatmayayım' esprisini
yaptı..."
Diğer Cumhurbaşkanı adayları Temel Karamollaoğlu ile Meral
Akşener'in de Demirtaş'a karşı tutumları aynı... Onlar da seçmenin,
Demirtaş'ın ve partisinin PKK ile organik bağını "çok da
önemsememesi" gerektiğini anlatmaya çabalıyorlar.
Peki, Demirtaş bu cilveleşmelere ne diyor?
Ahmet Hakan yeni patronaja uyum yasalarıyla meşgul olduğundan eline
bağlama verip programına çıkartmadığı için, kriptolu mesajlarını
yazılı veriyor.
Dün de "PKK sizi tükürüğüyle boğar" sözleriyle tanıdığımız vekili
ile birlikte verdiği "minnoş" cezaevi resimlerinin altına döşenen
şu mesajı gündemdeydi:
"PKK'yı temsil de etmiyoruz, siyasi kanadı da değiliz."
Evet, proje yine aynı. HDP ile PKK'nın organik bağından ötürü elini
korkak alıştıran beyaz Türkleri, ulusalcıları, solcu gençleri
yeniden sandığa çekmek.
Bu doğrudan satış kampanyasına yine takılacaklara, "Demokratik
Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa" adlı kitabın aşağıdaki satırlarını
tavsiye ediyorum.
PKK'ya yakın Almanya'daki Mezopotamya Yayınevi'nin çıkardığı
kitapta, partinin üst düzey yöneticileriyle Abdullah Öcalan
arasındaki şu diyaloga yer verilmiş:
Öcalan "Kim belirledi bu adayları?" diye soruyor.
HDP'li İdris Baluken de durumu kurtarmak için "Seçim komisyonunun
çalışmalarıyla belirlendi" karşılığını veriyor.
Öcalan ısrarla "Kimdir bu seçim komisyonu? Kandil tarafından mı
belirlendi, yoksa siz mi belirlediniz?" sorusuna cevap
arıyor.