Kolektif bir travma yaşıyoruz. Bu yüzden hâlâ başımıza gelen
felaketin boyutlarını tam olarak anlayabilmiş değiliz.
Kolay mı?
Gece yarısı İngiltere'nin yüzölçümüne yakın bir
bölgede deprem olmuş. Tren raylarını 3 metre sağa sola eğecek kadar
şiddetli sarsıntılar saatlerce sürmüş. 13 milyona yakın insan tam
da zamanında bastıran karakışın ortasında evsiz sokaklarda. Dün bu
yazıyı yazdığım saatlerde açıklanan ölü sayısı 14 bin 14.
Tek bir bina çöktüğünde bile tam teçhizatlı 30-40 kişilik ekiplerin
yürüttüğü kurtarma çalışmalarının günlerce sürdüğünü biliyoruz.
Şimdi bu durumda üzerinde hassasiyetle çalışılması gereken 10 bine
yakın enkaz olduğu belirtiliyor.
Dünya üzerinde bu yükün altından kalkabilecek kadroya sahip hiçbir
ülke yok. Elinizde yeterli sayıda uzman adamınız olsa da tümünü
harekete geçirmeniz bile epey zaman alır.
Böylesine bir felaket karşısında arama kurtarma çalışmalarının
organizasyonunda ve depremzedelere yardım faaliyetlerinde
eksikliklerin, hataların olması da şaşırtıcı değil.
Elbette bu aksaklıkların dile getirilmesi son derece normal. Hatta
bu hengâmenin içinde süreci hızlandırmaya
katkı sağlayacağı için eleştiri elzemdir de.
Görüyorsunuz kimse de lafını sakınmıyor zaten.
Kuşkusuz daha enkaz altındakiler için kritik saatler
dolmamışken Kılıçdaroğlu'nun "Suçum yardım etmekse gelin
tutuklayın" aşamasına geçmesi bu sınıfa girmiyor.
Ana muhalefet liderinin yapacağı onca iş varken, iktidarı,
insanların enkaz altından kurtarılmasını ve yardımları engellemek
için sahaya inmiş bir organizasyon olarak ilan etmesi muhalefet
mi?
Savaşın eşiğine geldiğimiz Yunanistan bile
Karadeniz türküleriyle yas tutarken, "Yardım eden
tutuklanıyor" türünden bir ajitasyon, travma
halindeki toplumumuzu germekten başka ne işe yarar?
Ayrıca ana muhalefetten gelen bu ithamın, sahada insanüstü
fedakârlıkla çalışan arama kurtarma ekiplerinin, sağlık
personelinin, gazetecilerin, polisin, askerin üzerinde yaratacağı
baskıyı hesap edemiyor musunuz?
Yoksa hesabı başkalarına mı bıraktınız?
Eğer öyleyse tüm samimiyetimle söylüyorum, dinlemeyin Kemal
Bey.
Elinizde hükümet kadar yerel yönetim gücü var. Eğer illa
propaganda yapacaksanız da
imkânlarınızı kullanın. Bir siyasetçi olarak, doğal
afetin yarattığı kaosu derinleştirmeye çalışmak, bu yola tenezzül
etmek ne size ne de depremzedelere fayda sağlar.
ADIYAMAN
Yardım faaliyetleri elbette işin sorumluluğunu üstlenen yönetimin
organizasyonunda olacak. Tek elden koordine edilecek.
Hatay'da yaşanan kaosu görmüyor musunuz?
Yurdun dört bir yanından yükünü hangi noktaya, kime teslim
edeceğini bile bilmeyen TIR'lar kente akın etmiş durumda. Şehre
ulaşan yollarda kilometrelerce kuyruklar var. Yol kenarlarına
eşyalar, yardım kolileri yığılmış...