Fatma Girik hayatını kaybedince Hülya Koçyiğit'e laf sokma
furyası başladı.
Linç öyle bir boyuta geldi ki komediye dönüştü.
"Türk sinemasının dört yapraklı yoncası" klişesini bile "üç
yapraklı"şeklinde kullanıyorlar artık sosyal medyada...
Şaka yapmıyorum, gözümle gördüm!
Fatma Girik ölünce geriye yalnızca Filiz Akın ve Türkan Şoray
yaprakları kalmış yoncanın...
Hınçla, bulanın şanslı sayıldığı, şansımız dört yapraklı yoncadan
"AKP'li"dedikleri
Koçyiğit'i yaşarken kopartıp atmışlar...
Delirmişler mi?
Bir tür akıl hastalığına da işaret ediyor olabilir ama asıl sebebi
başka elbette.
Çünkü sorsan "demokratız" diyen bu tipler için en affedilemez şey,
bir sanatçının bu ülkenin en çok oy alan partisini
desteklemesi.
Onlara göre sanatçı, Zülfü Livaneli gibi "Seher yeli çıkacağım,
güneşin yanında çöp de toplayacağım sizin için" diyerek CHP'den
belediye başkanı adayı olabilir...
Ve bu tercihi onu asla "yandaş" yapmaz.
Buna karşın ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı'na, "Cumhurbaşkanım"
diyen bir kişi "sanatçı olamaz" ve kuşkusuz ki "yalakanın" önde
gidenidir!
Bakın, CHP'li siyasetçilere azıcık sitem etti diye Fırat Tanış
isimli oyuncuya günlerdir neler söylüyorlar? Adamın ne
"satılmışlığı" kaldı ne de "küçük enişteliği..."
Zira Türkiye'de de başta kim olursa olsun "kültür endüstrisinin"
iktidarıdaima rejimin kurucu partisi CHP'dedir.
"Yetmez demedim, doğrudan evet dedim" deme cesareti gösteren
HalilErgün'ü dışarıda tutarsak... 2010 Anayasa referandumunda
"Yetmez ama evet" diyen "liberter" sanatçıların, güya fikir
adamlarının kıvranışlarını görmüyor musunuz?
Aldığı Nobel'e rağmen arada hükümetin doğrusuna doğru dediği için
zamanın Hürriyet'inin, yayınevli lobisinin gözüne giremeyen Orhan
Pamuk'tan "68'li Mülkiyeli" çıkartan bir karanlık bu!